“TIK” ÇIKMAYANLAR…

Abone Ol

Milletvekillerinin görevi, yalnızca dini ve milli günlerde seçmenlere ve basına klasikleşmiş mesaj göndermek, kendisini dinletmek olmayıp, aynı zamanda vatandaşı da dinlemek, dertlerine çözüm bulmaktır. İktidarıyla muhalefetiyle zamanla, bir sonraki dönemde de listeye girmelerini sağlamak için gerçek“milletvekili”olmak yerine “partigenelmerkezvekili” haline dönüştükleri görülse de vekili oldukları “millet asıllarının”talep ve haklarını yürütme organları kadar yasama organında da dile getirmekten kaçınmamaları gerektiği zorunludur. Rahmetli vali Recep Yazıcıoğlu’nun ifadesi ile “söylenmek” için değil,“söylemek” için…“Çare” için…

Şimdi tam 46 yıldan beri Tapu ve Kadastro idareleri ile Nüfus İdarelerinde devam eden bir hukuksuzluktan söz edeyim; Nüfus idarelerinin düzenlediği kayıtlar ile vatandaşa verdiği nüfus kimlik kartında adı, örneğin “Mehmet” olan kişinin bu kimlik kartı ile edindiği tapu kaydı gibi diğer belgelerini aldıktan sonra da nüfus idarelerince, idari düzeltme adı altında ilgilisinden habersiz “Memet” olarak resen değiştirilebilmektedir.

Nüfus idareleri tarafından vatandaşların talep ve kusurları dışındaki hata sonucu kimlik bilgilerinde oluşmuş bu tür basit yazım hatalarının dayanağı, 25.4.2006 tarihli 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 38.maddesidir. Vatandaş bu düzeltmenin önceki nüfus kaydına göre tesis edilmiş tapu kayıtlarına da yansıtılması için tapu idarelerine başvurduğunda bu kez tapu harcı ve döner sermaye gideri ödenmesi istenmektedir. Buna gerekçe olarak ta, 02.07.1964 tarihli 492 sayılı Harçlar Kanununtapu ve kadastro harçları istisnasına ilişkin 59/1-c maddesinde tapu ve kadastro idarelerinin hatasından söz edilmesine karşın nüfus ve diğer kamu idarelerinin hatasından söz edilmemesi gösterilmektedir. Ayrıca üstüne üstlük nüfus idarelerince yeni kart ücreti de istenmektedir. Oysa önce Mehmet diyen de, sonradan “pardon” deyip Memet olarak düzelten de ister nüfus, ister tapu idaresi olsun doğrudan devletin kendisidir. Vatandaşın talebi, kusuru yoktur. Adeta, 1789 Fransız Devrimi ile ilgili kuramlardan “güçlü devlet, zayıf birey” i tam 46 yıldan beri ülkemizde hatırlatırcasına…

Oysa “Kâğıt devlet”ten“Dijital devlet”e geçişin doğal sonuçlarından olup bir süre daha süreceği anlaşılan Tapu ve Kadastro idareleri ile birlikte Nüfus idareleri, Devlet Su İşleri ve Karayolları Genel Müdürlükleri gibi tüm kamu idarelerinden de kaynaklanabilecek bu tür düzeltmelerin devletçe yapılması ne derece devletin görevi ise, mali yükünden “kusursuz” ilgilileri istisna etmek, vatandaştan para almamakta devletin aynı derecede görevidir. Çünkü mülkün temeli adalettir.

Lakin vatandaşın “kusuru” var ise tabii ki alacaktır. Nitekim bir başvuru üzerine Kamu Denetçiliği Kurumu’nun 29.4.2019 tarihli B.N. 2018/13721 sayılı dosyasına gönderilen Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün açıklamasında aynen;

“492 sayılı Harçlar Kanununun ikinci bölüm istisnalar başlığının "Harçtan müstesna tutulan işlemler” bölümü” 59. Maddesi "c" paragrafına göre; İlgililerin kusurları olmaksızın tapu ve kadastro idareleri tarafından yapılacak hataların tashihleri harçtan müstesna tutulmuştur." ibaresinin "İlgililerin kusurları olmaksızın tapu ve kadastro idareleri/diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılacak hataların tashihleri harçtan müstesna tutulmuştur.” şeklinde düzeltilmesi halinde hem tapu ve kadastro ve hem de diğer kamu kurum ve kuruluşlarındaki basit memur yazım hataları ya da tüm idari hataların harçsız olarak yapılabileceğinin değerlendirildiği;(Kaynak: https://kararlar.ombudsman.gov.tr/Arama), Açıklamalarına yer verilmiştir.”

Böylece Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce de ikrar edilmiş bu sorunun diğer hukuki gerekçeleri24.07.2020 tarihli makalemizde de yayınlanmıştı. (https://www.hukukihaber.net/makale/nufus-idaresinden-kaynakli-tapuda-kimlik-bilgilerinin-duzeltilmesinde-h437587.html)

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden geçen yıl mezuniyetimizde geleneksel okul yıllığı için kaleme aldığımız ve sonradan makale haline getirdiğimiz 28.07.2018 tarihli “65 Yaşındaki Hukuk Öğrencisinin Yıllığından” başlıklı yazımızda ise,“Maddi yönden, karınca kararınca “ununu elemiş, eleğini duvara asmış” biri olarak idealimiz; çok para kazanmaktan ziyade, “önce sağlık ve huzur” diyerek yerel gazete köşe yazarlığında ve Hayat Okulu(!)’nda 65’ine kadar devam ede gelen “öğrenciliğimizde” yaşananlardan ve yaşadıklarımızdan edindiğimiz deneyimleri, Hukuk Okulu’nda öğrendiğimiz bilgilerle harmanlayıp topluma daha yararlı olmak, öğretilen hukuku yaşayan ve yaşatılan hukuk haline getirmek, 20-30 yıldan beri uygulamada olmasına karşın özellikle eşitlik ilkesine aykırı gördüğümüz yasa ve uygulamalar hakkında, gerektiğinde iptal veya ihlal kararları almaya çalışarak daha adaletli bir dünyada ve ülkede yaşamak ve yaşatmak olacaktır.” demiştik.

            İşte bu idealimizin bir gereği olarak konu ile ilgili bir somut işlemden yola çıkılarak, idari hiyerarşik silsile içerisinde en son Kamu Denetçiliği Kurumu’na gerekli başvuru yapılmış ise de asıl çözüm organlarının başında TBMM geldiğinden; hem de 4’ü avukat kökenli 5 Adıyaman milletvekilimiz ile bazı diğer il milletvekillerimize konuyuileterek mecliste yasa teklifi verilmesini talep ettim. Talebimizi bu makalemizle de tekrarlamaktayım.

Amacımız,birkaç yüz lira veya bin lira gibi sembolik sayılabilecek harç ve giderlerin vatandaş tarafından ödenmesinden kaçınmasını sağlamak değil, kimlik bilgilerindeki bu tür değişiklikten haberi dahi bulunmayan, “kusursuz” ve “günahsız” vatandaşları koruma adına söz konusu 28.07.2018 tarihli yazımızdaki idealin gerçekleşmesi, ülkede adaletli bir hukukun bu konuda da yerleşmesi, bu sayede devlete ve adalete olan güven endeksinin yine devletçe yükseltilmesidir.

Bu konudaki taleplerimizi haklı görerek TBMM’nde yasa değişiklik teklifi hazırlayanlar olduğu gibi ilimiz milletvekili olduğu halde maalesef henüz “tık” çıkmayanlarda oldu.

Bu görüşlerimizin yanlış olduğunu ifade edecek veya doğru olduğunu görüp katkı sunacak milletvekillerimize telefonumuz gibi sütunumuz da açıktır.

Konu aydınlandığında hepsini sizlerle paylaşacağız inşallah…

Tabii ki, “Tık” çıkmayanları da…

Mustafa Işıldak 

m.isildak02@gmail.com

0532-422 95 28