İki mikrop virüs, sıkılan ilaçlardan dolayı, iskan edecek yer arıyorlardı! Harita üzerinde en kolay geçilecek sınırların Ortadoğu da olduğunu, pasaport yada termal kamera gibi sorunların olmadığını görünce, iki mikrop, kafa kafaya verip, ilk uçakla kuzey Irak üzerinden Türkiye giriş yaptılar! Kendilerini havaya saça saça ilerleyip, batıya doğru ilerlemeye başladılar. İlerledikçe nefes almaya, nefes aldıkça, türünü değiştirip, başka modlara geçtiler! Mikrop olmanın verdiği cesaretle, ilerledikçe gördükleri karşısında hüzünlendiler! Umumi bir tuvalete geçip, yol yorgunluğunu atmak istediler!
Sabah olunca, mikropluğundan utanmaya başladılar. Gördükleri karşısında şok oldular önce. Sonra oturup, ah vah etmeye başladılar! Nereye geldik biz böyle! Ne mikropluğumuz kaldı ne virüslüğümüz! Burda bizim esamemiz bile okunmaz. Baksana sadece iki günlük yolculuğumuzda neler gördük! Hiç bu kadar tür değiştiren mikrobu ne gördük ne duyduk. Burda kimin kim olduğu belli değil! Batıya doğru hızla gidelim, yoksa buralar bizi çatlatacak!
Uyan mikrop arkadaşım, Ankara’ya geldik! Haydi çıkıp nefeslere karışalım! Herkes hastahaneye gitsin! Bu tepeden biraz bakalım mı yeni memleketimize! Şu siyasetçinin önünde koşturan eğilip bükülen de kim? Bak bak kazağıyla ayakkabısını sildi gözlerine bak menfaat için nasıl da fıldır fıldır! Vekil olacak galiba ağzından saçtığı köpüklere baksana! Şu rüşvet yiyen namusuza bak be! Nasıl da din iman diyor. Ahlaktan dem vurup şereften bahsediyor. Buralara termal kamera kursalar yaydıkları çirkeflikten haysiyetsizlikten devletin haberi olmaz mi? Bir tek grip yapan mikrop mu suçlu? Bu kadar onursuz mikroptan yakalanmıyorlarsa bizim burda işimiz ne? Açlıktan ölürüz burda! Valla kaç gündür mikropuz hiç bu denli ahlaksız olmadık!
Baksana şuna, kadını nasıl da dövüyor! Aman Allah’ım yahu çocuklara tecavüz ediyor bak şuraya! Sen de şuna bak hayvana tecavüz ediyor adam! Durduk yerde zavallı kediciğe neden tekme attı şu çocuk kimden öğrendi bunları! Valla nefesim daraldı mikrop kardeşim! Durma batıya devam! Şuna bak biraz önce elinde doksandokuzluk tespih camiden çıkıp ahlak diyen adam değil mi ? Bankadan faizdeki parasını çekti şimdi de kadınla nefsini terbiye ediyor galiba! Her şey sahte! KORONA GRİPTİK valla bak şu halimize KUŞ’a çevirdiler. Bilim insanına terörist dedi karşıdaki güdümlü füze! Vatan edebiyatı yapıyor savaş çıksa cepheyi en başta terkedecek hödük! Bizim burda yaşama şansımız yok çıkalım hemen Ankara’dan. Burda bizden çok üstün, mutasyon geçirmiş her kılığa girebilen, maymun ol dense olacak şaklaban ruhlu, devletin başına bela olmuş arsızlar çok! Kaçalım hemen!
Nihayet sahilden ilerleyip İstanbul’a vardık. Neydi o gördüklerimiz yahu! Memleketi virüsler sarmış! Partiler sülükler tarafından kuşatma altında! Kadınlar cahil hödükler tarafından saçlarından tutulup ruhlarından asılmakta! Öğrenciler imkansızlar ve eğitilmesi gereken öğretmenlerin esaretinde, seviye olarak bir çok üçüncü dünya ülkenin gerisinde! Sağlık tamamen parası olanın gerçek anlamda tedavi olduğu bir durumda! Yalaka ve taklacılar ülkenin tüm kademelerinde yuva kurmuş yukarıdan gördükleri cesaretle tüm kurum ve kuruluşlarda halkın üzerine midelerindeki nefreti kusuyor! Milliyetçilik ayağına bireylerin düşün dünyasına kurdukları ipotekle biz mikroplara taş çıkartan sahipsiz kalmış bu ülkede biz nasıl yaşarız mikrop arkadaşım! Biz bu sistemde bu düzende bu kadar yaygaranın koptuğu yerde dezenfekte ilaç sayılırız. Biz en çok solunum yollarını tahrip ederiz. Memleketin onuruna tecavüz edilmiş her taraf yalaka ve menfaatçi güdümlü tezeklerin esaretine düşmüş durumda! Televizyon kanalları mizahın kendisini güldürecek tipteki maymunların saçma sapan tuvalet girdabında dönen düşünce tarzlarıyla halkın üzerine pisliklerini saçıyor. Biz nasıl yaşarız mikrop arkadaşım! Bu ülke bize göre değil mikrop arkadaşım! Acilen yeni plan yapmamız lazım! Boğaz köprüsünden siyasetçinin geçtiği bir anda kendimizi suya atalım. Boğazdan sıcak sulara inelim. Biz ancak suyun altında yerin dibinde yaşarız. Yer üstü bizi madara edenlerle dolu! Mikrop olarak geldiğimiz bu ülkeden hayal kırıklığına uğramış şaşkın ördek olarak dönüyoruz. Elveda sahipsiz ülke!
DİPNOT:
Soğuk bir kış akşamı bir grup maymun ormanda üşürken bir ateşböceği buldular. Böceği incelediklerinde bunun ateş olduğuna inandılar. Bunu özenli bir şekilde kaldırdılar, kuru ot ve yapraklar ile kapladılar, kollarını, ayaklarını, gövdelerini ona doğru uzattılar ve ısındıklarını hayal ederek eğlendiler.
Ağaçta yaşayan bu maymunlardan bir tanesi çok üşüdü ve ateşböceğine tekrar tekrar ve dikkatli bir şekilde üfledi. Bunun üzerine İğne Yüzlü adındaki bir kuş kendi kaderine doğru, ağaçtan aşağıya doğru uçtu ve maymuna şöyle dedi: “Benim sayın efendim, kendinizi gereksiz yere üzmeyiniz. Bu bir ateş değil. Bu bir ateş böceği. “Ancak maymun uyarıyı dinlemedi ve yeniden üfledi. Kuş onu birkaç kez uyardığında da aynı şeyi yapmaya devam etti. Derken kuş onun yakınına geldi, kulağının dibinde bağırdı: “Bu bir ateş değil, ateşböceği.”
Maymun onu eliyle kavradı ve bir kaya üzerine fırlattı, ateşböceği parçalandı ve öldü.
BIÇAK TAŞA İŞLEMEZ!
Memleketin bir çok yeri virüslerin esaretinde! Kime ne dense boş! Görecek duyacak ve bilecek insanlar lazım!