Kuran “İKRA”/OKU diye başlıyor.
Oku, Kuran’ı öğren.
İnancını Kuran’a göre ve bilerek yaşa.
Oku, araştır, sor, sorgula, doğru olanı yap.
İnsanlığın yararına olanı yap diyor.
Yanlış olanı yapma.
İnsanlığın zararına olanı yapma, diyor.
Bu bağlamda İslam’ın öğretisi Kuran akla ve bilime dayanır
Müslümanlık aklı ve bilim dinidir.
Bugün dünya 57 İslam ülkesi var.
Müslümanlar, Kuran öğretisine göre ve aklı ve bilimi rehber alarak yaşamıyor.
Akıl ve bilimi esas alarak yönetilmiyorlar.
Müslüman ülkelerin hiçbirisinde kararlar, istişare (tartışılarak) edilerek alınmıyor.
Müslümanlar, Kuran dışı üretilmiş din kurumlarının (tarikatların) öğretileriyle hareket ediyorlar.
İbadetlerini, Kuran dışı üretilmiş din kurumlarının öğretilerini esas alarak yapıyorlar.
Bağımlılık kültürü ile hareket ediyorlar. Öğretilmiş ezberlerle karar veriyorlar.
Birleşmiş Milletler Örgütü üyesi 192 ülkenin 57’si Müslüman ülke.
Türkiye’nin aralarında yer aldığı 57 Müslüman ülkede toplam 500 üniversite var.
500 üniversitenin 183’ü Türkiye’de, diğer 56 Müslüman ülkenin toplam üniversite sayısı 317.
Halbuki ABD’nin 5.758,
Hindistan’ın 8.407,
Arjantin’in 1.705,
İspanya’nın 1.415, üniversitesi var.
Türkiye’nin aralarında yer aldığı 57 Müslüman ülkenin üniversiteleri başta olmak üzere eğitim kurumlarında soran, sorgulayan bir eğitim yapılmıyor.
Bilgiye ulaşmayı, bilgiyi kullanmayı, bilgi örgütlemeyi ve buluş yapmayı hedefleyen, bilimsel bir eğitim yapılmıyor.
Dünyanın önde gelen 500 üniversitesi arasında, Müslüman ülke üniversitesi yer almıyor.
Bilgi toplumu olan hiçbir İslam ülkesi yok.
İslam ülkeleri üniversitelerinde yapılmış bir buluş yok.
İslam ülkeleri, bilim ve teknolojide gelişmiş, ileri teknolojiye dayalı üretim yapan Hristiyan, Musevi ve diğer dinlere mensup ülkelerin iyi birer pazarıdırlar.
Müslüman ülkeler Kuran’ın öğretileri doğrultusunda, aklı ve bilimi temel alarak yönetilmiyorlar.
Kuran dışı, aklı ve bilimi esas almayan, üretilmiş din kurumlarının (tarikatların) koydukları kurallara göre dayalı yönetiliyor ve davranıyorlar.
Kuran dışı din kurumu tarikatlar, birer güç ve çıkar kurumları oldukları için, Müslüman ülkeler, tarikatlar arasında savaşların yaşandığı ülkeler konumundalar.
Müslüman ülkelerde, iç barış ve huzur yok.
Müslüman ülkeler barış içinde değiller.
Müslümanlar ve Müslüman ülkeler, enerjilerini ve kaynaklarını kendi aralarındaki savaşta ve kavgada harcıyorlar.
Müslümanlar ve Müslüman ülkeler:
Biz neden Kuran’a göre davranmıyoruz ve yaşamıyoruz?
Biz neden Kuran’ın emrettiği gibi aklı ve bilimi temel almıyoruz?
Biz neden aklı ve bilimi temel alarak karar vermiyoruz?
Biz neden kararlarımızı tartışarak (istişare ederek) almıyoruz?
Biz neden Kuran’a aykırı biçimde tek adamın aldığı kararlarla yönetiliyoruz?
Diye sormuyorlar.
Müslümanlar ve Müslüman ülkeler:
Biz neden bilgi toplumu değiliz?
Bizim üniversitelerimizde neden buluş yapılmıyor?
Biz neden ileri teknolojiye dayalı üretim yapan ülkelerin iyi bir pazarıyız?
Bu şekilde davranılarak kalkınabilir miyiz?
Zenginleşebilir miyiz?
Barış ve huzura kavuşabilir miyiz?
Bilgi toplumu olabilir miyiz?
Bilim ve teknolojide gelişmiş olan ülkelerin pazarı olmaktan kurtulabilir miyiz?
Diye sormuyorlar.
- İşte nüfusnun yüzde 99'u Müslüman olan, laik demokratik sosyal hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti'nın, bugün içeride ve dışarıda yaşadığı sorunların gerisinde; halkın bu davranış ve tutumu yatmaktadır.