Bu gün ülkemizdeki tarıma ve tarımın gittiği yöne kısa bir bakış atacağız. Tarımın stratejik sektör olduğunu tüm dünya kabul ediyor. Önümüzdeki süreçte tarıma ve tarım ürünlerine bağımlılığın daha da artacağı konusunda tüm dünya mutabık. Bu nedenle tüm dünyada tarıma yönelik yatırımlar, araştırmalar ciddi manada artış gösteriyor.

Peki, ülkemizde durum nasıl? Türkiye ‘de 2002 de 41,2 milyon hektar olan toplam tarım alanı, 2018 de 37,8 milyon hektara düştü. İşlenen tarım alanı da 23,9 milyon hektardan 19,7 milyon hektara düştü. Yani ülkemizde toplam tarım alanı 3,4 milyon hektar düşmüş gözüküyor. İşlenen tarım alanı da 4,2 milyon hektar düşüş göstermiş son 16 yılda.

Antalya Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp, tarımın can çekiştiğini söylüyor. 6,40tl ye mazot alan çiftçi nasıl üretim yapar. Çok sayıda arazi boş duruyor. Hububat ekilen alanlar daraldı. Dünya tarıma dört gözle bakıyor, biz yarım gözle bakıyoruz diyor.

Adana çiftçiler birliği başkanı Mutlu DOĞRU, buğdayın maliyetinin bir yılda yüzde 55 artış gösterdiğini, Türkiye’de buğday ekim alanlarının son 15 yılda 9 milyon hektardan 7,5 milyon hektara gerilediğini belirterek, ‘yani Türkiye yaklaşık 4 milyon tona yakın buğdayı eksik üretiyor’ dedi. Devletin bu yıl üretim maliyetlerini gözetmeden fiyat açıkladığını belirten Mutlu DOĞRU, devletin, piyasalara daha açılmadan müdahale ettiğini söyledi. Geçen yıl 1050 alım fiyatı açıkladıktan sonra daha yüksek fiyatlarla dışarıdan ithal buğday getirildiğini belirten DOĞRU, bu yıl açıklanan fiyatın da çiftçi için yeterli olmadığını söyledi.

Görülüyor ki tüm dünyanın tersine ülkemizde tarıma hor bakılıyor. Çiftçi yeterli kazanca ulaşamadığı için köyden kente göç hız kazanıyor. Kentlileşme kültürüne sahip olmayan insanların şehirleri doldurması sonucunda da şehirlerimiz koca bir köye dönüşüyor.

Son dönemin modası olan fiyatların artışından yakınma çözüm için yeterli değildir. Her alanda olduğu gibi tarım alanında da üretim artışı sağlayamadığımız müddetçe ne gelişme kat ederiz, ne de fiyatları düşürebiliriz. Üretmeden, çalışmadan kalkınma olmaz. Tarımsal ithalat ise dış ülkelerin çiftçilerini desteklemekten öteye gidemez. Oysa bizim ülkemizin çiftçilerinin desteğe ihtiyacı bulunmaktadır.

Tarım ile ilgili verileri Antalya, Adana gibi illerin sektör içindeki oda ve birliklerin açıklamalarından verdim. Gönül isterdi ki Adıyaman, Besni Ziraat Odaları da konu ile ilgili araştırmalarda, açıklamalarda bulunsun. Örneğin Besni’de 2002 den 2018 e kadar olan pamuk ve buğday üretimi yıllara göre nasıl oluştu bilgisini bizimle paylaşsın.

Benim hakkım için mücadele etmeyen oda ve birlikler ne işe yarar…………

ASIM ÖCAL

15.5.2019