Unutulmayan Değerlerimiz-3 Adıyamanlı Şair Asım Efendi III.

(Önceki bölümünlerin özeti: 

Şairin hayatı ile ilgili elimizde detaylı bir bilgi olmamakla birlikte 1839 yılında doğduğu ve 1909 yılında vefat ettiği bilinmektedir

Uzun süre maliyeci olarak devlet memurluğu yapmıştır.

Şairin elimizde basılı eseri bulunmamaktadır. Yazdıkları şiirlerin -muhtemelen bir kısmının- el yazma asılları Adıyamanlı Şairler kitabının müellifi muhterem hocamız M. Şemsettin Bilgin’de bulunmaktadır. Şair Divan Edebiyatı nazım türlerinden gazel, murabba, mersiye, naat, rubai, mehdiye, fahriye, müfred ve tarih taşı türünde şiirler yazmıştır.)

“Ey şuh eda ey zülfü-i siyeh sende bu sevda

Ey dil var iken çok dahi feryad edeceksin.”

(Ey nazlı, edalı, siyah zülüflü, ey gönül

Sende bu sevda varken sen daha çok feryad edeceksin.)

***

“Neyle, meyle, şive-i dilberle olduk kamyab

Mest-i lay-akıldır anınçün bizim elkabımız.”

(Neyle, şarapla, gönül alan sevgilinin sözleriyle murada erdik,

Onun için bizim lakabımız akılsız sarhoştur.)

***

İçmeseydim saki-i mümtaz elinden bade ben

Âlem içre harman-ı ömrüm verirdim bade ben.”

(Eğer seçkin şarap dağıtıcısının elinden şarap içmeseydim

Sonradan dünyada ömrümün tamamı boşa geçmiş olurdu.)

Şiirlerinde edebi sanatları çok ustaca ve sıkça kullandığı görülmektedir. Bu konuda Fuzuli’den oldukça etkilenmiş olduğu da söylenebilir.

“Fitil-i şem’i bezmi rişte-i canımdan alsınlar

Mey-i yakutu fem-i çeşm-i giryanımdan alsınlar

(Işığın fitilini canımın sohbet meclisinin ipliğinden alsınlar,

Yakutun suyunu da ağlayan gözlerimden alsınlar.)

Haber ver ey seba gevher-i füruşan-ı Bedehşan’a[8]

Akik-i la’l-i gülgunu kızıl kanımdan alsınlar.”

(Ey sabah yeli, Bdehşan şehrinin mücevher satıcılarına haber ver,

Al renkli akik taşını ve gül renkli kıymetli taşı kırmızı kanımdan alsınlar.)

Şiirlerinde yarım kafiye yanında genellikle tam ve zengin kafiye kullanmıştır. Rediflere de sıkça rastlanmaktadır. Zaman zaman “akrustiş” kullandığı da görülür. Methiyelerinin birini her mısranın başında, sırasıyla elifbanın bir harfini kullanarak yazmıştır.[9]

Şiirlerinde Arapça ve Farsça kelime ve terkipleri sıkça ve ustaca kullanmasından kendisinin Türkçeye oldukça hâkim olduğu gibi bu dilleri de çok iyi bildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca şiirlerinde Kur’anda geçen bazı terimleri kullanmasından derin bir dini bilgiye sahip olduğu söylenebilir.

“Ulüvv-ü şanını bidirdi ‘Sübhanellezi Esra’

Ebu-l ervah-ı bala kadr-i ula cahıdır Ahmed”

(İsra suresinin ilk ayeti olan Sübhanellezi Esra[10]

Yüce ruhların babası, yüce kıymetinin, kadrinin makamıdır ey Ahmet[11])

“Eriştin ta makam-ı Kabe Kavseyn-i ev Edna’ya”[12]

Beli ned-i İlahide melekten müctebasın sen.”[13]

Dört halifeyi (Hulefa-yı Raşidin) öven methiyelerden onun ehli sünnet akaidine sıkıca bağlı olduğu anlaşılmaktadır.

“Uladır nezd-i Bari’de makam-ı mertebe-i Sıddık

Felekte şöhret efzadır Hazret-i Eba Bekr-i Sıddık”

(Allah katında Hz.Ebubekir’in makamının yeri önceliklidir.

Kâinatta şöhretini çoğaltan Hz.Ebubekir’dir.)

***

“Ahmed-i Muhtare hem Hazret-i Farukidir

Adl ile meşhur alem Hazret-i Farukidir”

(Seçilmiş peygambere Hz. Ömer vardır ki,

Adaleti ile meşhurdur Hz.Ömer Faruk)

***

“Oldu nureyn ile damad-ı Habib-i Kibriya

Buldu feyz ile baha Hazret-i Osman-ı Zeki”

(Peygamberin iki defa damadı olmakla iki nur sahibi oldu

Bereket, bollukla değer kazandı Hz. Osman-ı Zeki.)

***

“Esedullah-ı Ali yanı Cenab-ı Hayder

Katili ceyşi aduv Fatih-i Hayber”

(Allah’ın Arslanı, yani cesur, yiğit Hz.Ali

Düşman askerlerinin katili Hayber Kalesinin fatihidir.)

--------------------------------------------------------------------------------

[8] Bedehşan Türkistan'da Amuderya’nın daha doğrusu bu büyük ırmağın sol sahilindeki, dağlık memleketin adıdır. (Bak J. Marquart Eranşahır. S. 279)

[9] Bilgin M. Şemsettin, a.g.e. s,159-160

[10] İsra Suresi, ayet 1

[11] Hz. Muhammed (SAS)

[12] Necm Suresi, ayet 9

[13] Açıklaması yukarıda verilmişti.