Rahmetli babaannem, yazlık yorgan dediğimiz incecik ve renkli kumaş parçalarının birbirine eklenmesiyle oluşan yorganlar dikerdi bize. Benim belleğimde hala yer eden, çok güzel kumaş parçalarıydı onlar. Kumaş olarak, öylesine canlı renklere ve yumuşacık bir kaliteye sahipti ki… Anlatılmaz yaşanır cinsinden.
Bugün hep o yama yama birbirine eklenen kumaş parçalarını anımsarım, herhangi bir yaratıcılık gerektiren etkinlik içine girdiğimde. Bu bir yazı yazmak olabilir, resim çizmek olabilir ya da bir el işi olabilir. Hiç fark etmez. O parçalar gibi tek başıma, ama bir bütünün parçası olarak. Ne güzel bir duygudur o. Hissettiğim anlar çok kısa ve kısıtlı da olsa yalnızca bugün yetiyor bana.
Her güzelliğin hizmeti sınırlı olduğu gibi, bu tür bakış açısı da bazen yaratıcılığımı engeller. Tıpkı babaannemin yorganlarıyla kışın ısınamadığım gibi. Bazen benim bildiklerim de, bana yeterli olmuyor. Bu durumda otorite kabul ettiğim kişilerden yardım almaya kalkıyorum. Fakat bu özgünlük dediğim olayla, birilerinin onayı arasındaki çelişki; benim elimi ayağımı dolaştırıyor, şevkimi kırıyor. Böyle olunca tembellik karakter kusurum devreye giriyor ve ertelemeye başlıyorum yapacaklarımı.
Bu söylem devam ederse uzar da uzar. İyisi mi şu ana gelelim. Bak ne güzel bir çağrışım yakaladım ve hemen bir şeyler yazdım. Aferin bana!