Ne kadar uğraşşak uğraşalım, geri getiremediğimiz, değişikliğe uğratamadığımız tek şey zamandır. Bizi kaale almayacak kadar burnunun dikine akıp gidendir zaman.
Yaşadığımız her anı, geçirdiğimiz her zamanı, bu defa olmadı gibisinden yeni baştan almak mümkün değildir.
Çocuklar evcilik oynadıkları zaman, yaptıklarını bozarak “bu defa olmadı, hadi yeniden yapalım” derler; ama yaşanmışlıklar içerisinde zamanı geri getirmek gibi bir lüksümüz, çaba ve gayretimiz asla olamaz. Buna tevessül etmek gibi bir düşüncemiz dahi olamaz.
Böylesi bir durum çoğu zaman zaman işimize gelmez. Sürekli genç ve zinde kalmak söz konusu dahi olamayacağından; yıllar geçse de, yaş kemal erse de, ihtiyarlık kapımız çalsa da, gönül hep hissettiği yaşta olmak ister.Bu da zaman insanı sıkıntıya, ve depresyona sokar. Hayatı yaşanmaz hale getirir.Beden, duygu ve düşünceler insanın taleplerine cevap veremeyince, bir boşluğa düşer insan.Bu yüzden asla geçmişi, yaşanmışlıkları ve zamanın geçtiğini kabullenemeyiz.
Kısa kısa olanları, olabilecekleri tefekkür ederek ne olduğumuza, ne olmak istediğimize ve ne olamadığımıza bir karar verin bakalım.
Bir mağazaya girdiğinizde, yeni elbiseler alarak alış-veriş yapmaktan zevk alabiliyor musunuz?
Kendinize vakit ayırıp, yapmak istediklerinizi yapmaya gayret göstererek, bunun için çaba sarfediyor musunuz?
Hayatınızın geri kalanında insanları tanımak adına, yeni yerler gezip görmek adına çıktığınız yolculuklarınız sıkıcı ve yorucu geliyor mu?
Daha fazla çalışıp para kazanma hırsı ve arzunuz körelmemişse ve daha yapacak işleriniz olduğunu düşünüyor musunuz?
Ara sıra da olsa arkadaşlarınızı özel günlerde hatırlayıp, hediye alaarak, onların bir kahvesini içecek kadar zaman bulabiliyor musunuz? Onlara vakit ayırabiliyor musunuz?
Toplu taşıma araçlarına bindiğinizde, koltukta otururken ayakta duran yaşlı ve hastaları görmezden gelerek dışarıyı seyrediyor ya da koltukta uyuyor numarası yapıyor musunuz?
Sosyalleşme adına, çeşitli dernek, vakıf ve insanî yardım kuruluşların üye olup gönüllü çalışıyor musunuz?
Her ne olursa olsun, yazı yazıyor, hobilerinizi devam ettiriyor ve bunları gelecek nesillere faydalı olmak adına bırakmaya çalışıyor musunuz?
Yaşınıza, başınıza bakmadan, temiz ve güzel giyiniyor musunuz?
Herhangi bir ön yargı içerisine girmeden arkadaş ve dostlarınıza bir yemek yedirebiliyor musunuz?
Çevrenize hala insanî değerler çerçevesinde iltifatlar ederek güler yüzle davranabiliyor musunuz?
Gazete, kitap gibi süresiz-süreli yayınlardan alarak okuyabiliyor ve dostlarınızın sohbetlerinizde bulunup fikir alışverişlerinde bulunabiliyor musunuz?
O zaman, mutlu ve huzurlusunuzdur.
O zaman genç, yaşlı olmanızın hiç bir önemi yoktur, çünkü siz olması gereken gibi, usulüne uygun yaşıyorsunuz demektir.
Siz bu sayılanlardan zaman içerisinde ne kadarına sahipsiniz ya da sahip olmaya çalışıyor sunuz?
Biraz düşünmeye ne dersiniz?..
Sizce zamanın neresindesiniz?
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan@hotmail.com