Yine karlı-boranlı bir bayram sabahındayım anam!
Seyre dalmışım beyaz örtüye, panjur aralığından!
Hasretinle yanan yüreğimi soğutmak geliyor dimağımdan!
Ne çare ki uğraşılar sonuçsuz kalıyor anam, anam, garip anam! 
Nazlıııı nazlı yere düşen kar tanecikleri yüreğime düşsün istiyorum!
Kalbimin derinliklerinden tüten alevleri söndürsün istiyorum!
Anama duymuş olduğum derin hasreti, kederi bitirsin istiyorum! 
Olmuyor!.. Ne çare ki olmuyor anam, kar tanecikleri derman olmuyor!..
 
Hayli zaman oldu ayrılalı sılamdan, anamdan, tezek kokulu köyümden!..
Çocukluğuma dair ne varsa hepsi bir bir canlanıveriyor gözlerimden!
Acı-tatlı anılarımın hepsi film şeridi gibi geçiyor gözlerimin önünden!
Artık yaşanmıyor buralar anam, her şey güllük gülistanlık olsa da yaşanmıyor!..
Senden ve sılamdan ayrı geçen her salise elem veriyor bana!.. 
Ben seni özledim! Misk-i amber gibi kokunu, nükteli sözlerini özledim anam!
“Yavrum…” diye dilinden nazlı nazlı dökülen cümlelerin kulağımı çınlatıyor!
O tebessümlü bakışın, hüsn-ü cemalin aklıma geldikçe yüreğimi dağlatıyor!..
 
Ezan seslerine hasret kaldım!.. Buralarda ezan yerine çan sesleri revaçta!
Semaya doğru yükselen minareler yok!.. Sinagog’lar, Kilise’ler bağlaçta!  
İnsanlık adına ne varsa hepsi asimile olmuş, gayri insanlıklar bağdaşta! 
Biliyor musun anam; dün akşam çarşıda kahvehaneyi gördüm ki Havra’dır!
Öyle bir yerdeyim ki, söz denilen her şey palavradır!..
Buralar yaşanmıyor artık!.. Hiçbir şey zevk vermiyor, her şey tavladır!..
Yemin ettim anam, haftaya geleceğim!..
İbibikler öter ötmez yanında olacağım, seninle ağlayacak seninle güleceğim!..  
 
Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle… 
 
 
Bilal KARADAĞ