Yok, anam babam ben derviş merviş değilem! Olmaya da hiç niyetim yok! Zaten gücüm de yok! Ben sadece kişisel sorumluluğumu her zamankinden daha fazla almak adına, biraz içime dönmeye özen gösteriyorum, o kadar! Şunun şurasında az biraz ruhsallıkla ilgilenmeye başladık diye, nedense- büyük ihtimalle ettiğim laflara bakıp- beni bir yerlere oturtanlar var sanırım. Bunlar da en ufak bir yakınmada, benim karşıma benim laflarımla çıkıyorlar. Canım yanıyor!
İşte böyle bir isyan içendeyken biraz önce, bir de baktım ki “ baba ben derviş miyem “ diye mırıldanmaya başlamışım. Hemen yeri gelmişken dörtlüğü tamamlayalım: Baba ben derviş miyem / Hırkamı giymiş miyem / Ben sevdim eller aldı / Niye ben ölmüş müyem?
Hâlbuki ben bu parçayı yaşamımın değişik dönemlerinde, değişik bir nakaratına takılarak dinlemişimdir hep. Cinselliğin bir tabu olarak görülmesine ( ve tabii öyle görmeme ) bir isyan olarak genç kızlık dönemlerimde bağıra bağıra söylediğim nakaratı; “Odam kireçtir benim / Yüzüm güleçtir benim / Soyun da gir koynuma / Tenim ilaçtır benim” olmuştu.
Daha sonraki bir dönemde, örneğin ilk boşanmamın ilk süreçlerinde ( yani henüz içime dönüp bakmadığım bir dönemde ) yine aynı nakaratı, biraz daha az bağırarak, fakat kesin tenimin birilerine ilaç olacağını zannederek söyledim durdum. Acı ama gerçek!
Anlayacağınız bu parça benim yaşamımda her zaman vardı, bu gün de var. Üstelik ben bu parçayı çok seviyorum. Fakat sadece bir müzik parçası olduğu için sevmek istiyorum artık. Ona çeşitli anlamlar yükleyerek değil!
Hele ki geçmiş ve gelecek arasında gidip gelerek şu andan hiç mi hiç uzaklaşmak istemiyorum. Çünkü bu geliş- gidişler beni çok yoruyor, bütün enerjimi emiyor. Üstüne üstlük bunların boşuna olduğunu biliyorum; fakat kabullenmelerimde zorlanıyorum.
“ Şimdinin Gücü “ adlı kitapta belirtildiği gibi; “ Sizin geçmiş olarak düşündüğünüz şey eski bir Şimdi’ nin zihinde depolanmış anısıdır. Siz geçmişi hatırladığınızda, bir anıyı yeniden canlandırırsınız ve bunu şimdi yaparsınız. Gelecek ise hayal edilen bir Şimdi’ dir, o zihnin bir projeksiyonudur. Gelecek geldiğinde, Şimdi olarak gelir. Siz gelecek hakkında düşündüğünüzde, bunu şimdi yaparsınız. Geçmiş ve gelecek, aşikâr bir biçimde, kendi başına bir realiteye, bir gerçekliğe sahip değildir. Tıpkı ayın kendi başına bir ışığa sahip olmayıp, sadece güneşin ışığını yansıtabilmesi gibi, geçmiş de gelecek de sadece ebedi şimdinin ışığının, gücünün ve realitesinin solgun yansımalarıdır. Onların realitesi Şimdi’ den ödünç alınmıştır. “
Katılıyorum ve hemen, şimdi “ Odam Kireç Tutmuyor “ adlı parçayı dinliyorum. Fakat sadece ve sadece dinliyorum!