Gençliğin durumu, içler acısı.
Hepimizi yakar, yürek sancısı.
İnanç itikatla, yaşlı ve genci…
Sızılar yaralar, uyan ey insan!
Günümüzde Türk gençlerinin çoğunun durumu içler acısı.
Gençliğimiz benim gözlemlediğim kadarıyla söylendiği gibi top – pop - internet gençliği haline dönüştü.
Çocuklarımız ve gençlerimiz kendilerine en temel ihtiyaç olan milli ve manevi değerlerden yoksun bir şekilde yetişiyor.
Dinimizin ve ülkemizin var olması için gençlerimizin milli ve manevi değerlerini bilmesi, bunları hayatlarının her kademesinde uygulamaları şarttır.
Peki, nedir bu milli ve manevi değerler dediğimiz olgular.
Milli değer olarak tarihimiz, vatanımız, bayrağımız, milli günlerimiz gibi olgulardır.
Manevi değerler ise dinimiz, ahlak, yardımseverlik, sevgi, saygı, vicdan, merhamet, gibi insaniyet namına varolması gereken temel değerlerdir.
Toplumumuzun huzuru ve refahı için insanlarımızın doğru, dürüst, vatanına ve bayrağına saygılı, çalışkan, azimli, çağdaş olması şarttır. Ama günümüzde görüyoruz ki kapkaç, hırsızlık, hortumculuk, cinayet, uyuşturucu gibi insanlığa ters davranışlar almış başını gidiyor.
Gençlerimizde esrar, eroin, extacy hapı, bali koklama, içki, kumar, fuhuş... Vb, gittikçe büyük artışlar olmaktadır. Bunların nedeni de insanlarımızın manevi eğitiminin olmaması veya ahlaki olguları tam anlamıyla almamış veya almışsa da bu değerlerin uygulanmasının gerektiğinin bilincine varamamış olmasından, ya da bu bilinci aile, okul, cemiyet ve toplum olarak veremediğimizden kaynaklanmaktadır.
Gençliğimizin düşünce ve ülküsünde Türk toplumunun ve insanlarının ahlaki ve bilim düzeyinde en üst seviyeye çıkma olgusu olması gerekirken şu an ki yetişmiş mevcut geçliğimizde bu düşünceden hiçbir iz görülmüyor. Böyle demekle gençler ve insanlar eğlenmeyecek, gülmeyecek, dinlenmeyecek, gezmeyecek demek istemiyorum, aksine; sosyal hayatın idamesi için elbette bunların olması da şarttır. Yalnız her şeyin yerinde, zamanında ve sınırında olması şartı ile faydalı olacağı kanaatindeyim. İnsanlarımızın yetişmesinde etkisi olan aile, devlet, medya ve eğitim – öğretim kurumları gibi ana organlar daha da bilinçli davranmalı ve eğitimimize verilen önem daha da artırılmalıdır. Devlet, medye, eğitim kurumları kimdir. Elbetteki sen, ben, o, bizleriz biziz, yani insanlarız. Eğer biz dosdoğru olursak, devlet ve devleti oluşturan diğer kurumlar zaten doğruolacaktır.
Ülkemizde İslam dininin gereklerini yerine getirmekte zorlandığımız sürece…
Neslimizde çeşitli teknolojik araç ve gereçlerin etkisiyle, doğru ve yerinde kullanılmadığı sürece…
Gençliğin sahip olabileceği düşünce değişikliği gereği aslı astarı olmayan olaylara inanıp sapkın, çarpık yollara düşecektir ki; günümüzde bu durumlara düşenleri gerek yazılı görsel, gerekse işitsel medya iletişim araçlarından fazlası ile okumakta ve görmekteyiz.
Ailelerimizin, geleceğimizin nesli olacak yarınlarımız olan evlatlarımıza iyi bir aile terbiyesi vermesi gerekir ki okullardaki öğretmenlerimiz de bu aileden alınan temel eğitimin üzerine yeni, çağın ihtiyaçlarını karşılayabilecek objektif, bilgiler ve eğitimler inşa edebilsin. Aileden iyi bir eğitim alamamış bireye öğretmenin de yapabileceği çok şey yoktur.
Rabbim hayırlı evlatlar yetiştirmeyi nasip ve meyesser eder inşallah.
Yarınlarımızı teslim edeceğimiz gençliğimizi zamanın fitne ve fesadından, her türlü kötü alışkanlıklarından korumak için büyük gayret ve çaba sarfetmemiz gerekir.
Allah (cc) toplumumuza yön veren aile ya da kuruluşlarımızda, Allah korkusu, kul utanması olan, bayrağımıza, vatanımıza saygılı ve sahip çıkan, güzel ahlaklı, ilerici, mütevazı, erdemli gençlerimizin olmasını nasip etsin.