Bas bas bağırasım var sokaklara çıkıp “ Ben de varım, ben de varım! “ diye. Bu sıralar kendimi insanlığın bir parçası gibi hissetmiyorum. O yüzden olsa gerek, girdiğim her toplulukta ya da bire bir ilişkilerde yok sayıldığımı düşünüyorum ve içim acıyor. Yüreğimden o isyan dolu ses haykırmaya başlıyor sonra. Bazen de yüreğimden dilime bir sitem olarak yansıyor bir dosta. Şükürler olsun belki çok içten olduğundan mı ne, ulaşıyor bir başka yüreğe. Bu her zaman sözsel olmak zorunda değil. Bazen de yazılarla ulaşıyor yürekten yüreğe. Tıpkı yine bu günlere denk gelen, bana verilen bir kitap gibi.
Beni ziyarete gelen bir arkadaşım, okuduğu kitabı bana bırakıp gideceğini söyledi. Zaten o kitabı alırken beni düşünüp aldığını da belirtti. İşte, bazen çok söze de hacet yok. Kitabın adı; “ Kıyılara Kaçan Kadınlar”
Kitabı dün bitirdim. Her öyküde kendimden bir parça buldum. Yalnız olmadığımı hissettim. Bu bana iyi geldi. Yüreğimdeki o isyan yatıştı. Birilerine benim varlığımı zorla kabul ettirmem gerekmiyor, kanıtlamam gerekmiyor. Ben de olan, tüm insanlık için geçerli; dolayısıyla da, ben de o insanlığın bir parçasıyım. Sadece bazen duygularımla bağlantım kopuyor ve bunu hissetmekte kısa kalıyorum. O kadar! Abartmaya gerek yok.