Onca yıl gayri resmi yaşadığımı, O gün diploma töreninde öğrendim Herkes diplomasını aldı. Benimle birlikte bir kaç çocuk, SÖZÜM MECLİSTEN DIŞARI af buyurun "kazık" gibi kaldık ortada. Ağlamaklı bir ses tonuyla,yarı Zazaca,yarı Türkçe "Bize diplema niye yoxtır örtmanım"Dedim. İzzet Öğretmen; "Size diploma verebilmem için," "Önce nüfus cüzdanınızın olması gerek oğlum" Dedi. Ertesi gün sabahın ilk ışıklarıyla dayandık muhtar amcanın kapısına. Tütün tabakasından bir cigara sardı önce, Bir iki nefes çektikten sonra düştük Alduş'un (gerger) yoluna. Çarşıdaki seyyar fotoğrafçı; (Kürtçe) bir'den on' a kadar sayarken, Nefes almadan, göz kırpmadan, FİYAKALI bir vesikalık için, tarihi bir "Poz" verdik Hüseyin Zenginin "TAD lokantası" önünde... Çocuktum, köylüydüm, eziktim. hayatımda İlk defa umutla girdiği'm bir devlet dairesinde, çatık kaşlı memurun sorularına, Esas duruşta cevaplar vererek ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüğüm o günden beri Yalnız sistemle değil, kendimle de biraz limon-iyim. Kimliksiz yaşanan yılların suçu çocuk omuzlarıma yıkıldığı o sahneden sonra, Kimseyi memnun etmeyen sıra-dışı şiirler yazarım şimdi. İlgi alanına girip, bu satırları okuyan, var mı yok mu onu da bilmiyorum. . On üç yaşımdan sonra, Velhasıl bir nüfus cüzdanım oldu Babamın verdiği isim başka, Nüfus memurunun yazdığı başka Köyde başka, şehirde başkadır ismim. Anne yaşım başka, Kimlik yaşım başka Şimdi bana kaç yaşındasın diye soranlara, haklı olarak "Hangi yaşımı soruyorsun," Diyorum. "Bir insanın kaç yaşı olabilir beyefendi" Diyorlar. "Sizi bilmem, Ama benim çok yaşım var."Diyorum Ana yaşım, kimlik yaşım, gönül yaşım Hayat çok sisli, bir bulup,bir kaybediyorum kendimi Yaşım kaç, ismim ne, kimim ben / Gel bul beni Anne,

C BALIKÇIOĞLU