En tepeden aşağıya doğru şekillenen otoriter dil, ötekini yok sayan kurumsal öfke, formüle edilmiş çiğ milliyetçilik ve bundan beslenen sistematik cehalet! Son zamanlarda görünür hale gelen, kutuplaşmanın en tepesindeki aktörlerinin oynadığı rolleri milliyetçilik adı altında sunması neticesinde, bir çok bölge etnik yada dini saldırı örnekleri ile gündeme gelmeye başladı! Ucube tipler ekranlardan tahammül sınırlarını zorlayacak, insanları öfke krizine sokacak saldırılarla gündem oluşturup, cehaletin kutsanmasını bir çıta daha yükseğe çıkardı. İçinde bulunduğumuz bu günlere nasıl geldik? Hangi köstebekler düşün dünyamızda gizli odacıklar açtı ?
Devletin zamanındaki uygulamaları neticesinde, kendini fikri yüzünden rahat hissetmeyen katmanlar, tezgah altı sömürü düzenlerine teslim olup, güvenli liman arayışına girince, cemaat görünümlü menfaat odaklarının kurbanları haline geldiler. Bu gizli köstebek yuvalarında belli kalıpların unsurları haline gelip, ekonomik anlamda rahata kavuşmak isteyen farklı fikirdekilerin paydaşlığı, bir çok maşanın kullanılmasını meşru hale getirdi! Kimi etnik kökene vurgu yaptı. Kimi dini motiflerle menfaatlerine makyaj yaptı. Herkesin menfaat arayışı çabaları, ülkenin çimentosunu oluşturan unsurları dahi cüretkarca kullanımını ortaya çıkardı. Herkese ait olması gereken ne varsa belli odakların insafına terk edildi. Kimi cenneti satın alıp, müritleriyle dünya çapında örgütlenmelere gitti. Kimi etnik kökenini kutsayıp, kendini “Allah’ın bir lütfu” saydı! Ekranlar kirlendi! Caddeler, sokaklar mozaik olacağına, cehaletin kol gezdiği, birbirine tahammülsüz girdaplara döndü!
Tezgah altı sömürü düzenlerinin yetiştirip, günümüzde herhangi bir oluşum yada kurumda karar verici haline getirdiği maskeli güdümlü füzeler, bu gün devletin ana organlarını tahrip etmekten çekinmediklerini söylemleri ve davranışlarıyla göstermektedir. Kutsanmış cehalet okullarının mezunları, zamanında kendini mağdur hissetmesine sebep olan uygulamaları, intikam alırcasına gösterdikleri reflekslerle, anayasa kural tanımadıklarını şiddetli şekilde göstermektedirler. Zamanında yaşatılan haksızlıklar kısmen doğru olsa da bugün gelinen noktada ülkenin bütün enerjisinin birbirini tehlike olarak gören farklı dünyaların insanları ülkeyi kaosa sürüklemekten vazgeçmelidir. Alternatif oluşumlar devlet için sakınca olma iddiasından kesinlikle vazgeçmelidir. Serbest bırakıldığında CEMAAT adı altında ne badireler yaşatıldığını, çocuklara yaşatılan iğrençliklerin görünürlüğünün artması ve buna benzer bir çok hadisenin ortaya çıkışını ibretle izledi tüm Türkiye!
Bir türlü düzelmeyen eğitimin, kendi içinde alt kategorilerle sisteme alternatif unsurları doğurması, ekonomik anlamda keşmekeş halinin insanları güvence için her yolu denemeye itmesi ve nihayetinde önce eğitenlerin eğitilmesi sorunu ve temelden eğitimin budama üzerine odaklanması nedeniyle her şey kaos halinde! İktidar güç ve konjonktür bizden yana deyip, ülkenin bilim insanlarının dahi dalgaya alındığı, hırs ve öfke ile güdülenmiş yığınların devletin ciddiyetini ayaklar altına alıp cehaletlerini kutsaması köstebek gibi yer altında odacıklar açıp menfaatlerine rol biçen son dönemin cehalet amigoları liderlerine tuttukları alkışlarla kendilerine güç devşirip pervasızca sürekli tarihi kişiliklere saldırmaktadır . Alt düşünemez yığınlara cesaret aşılayan güç sahipleri tebaalarına verdikleri mesajlarla “ Eğer güç kaybedersek koşullarımız kötüleşir“ mantığı yüzünden, insanlar kutuplaşıp birbirine tahammül edemez hale getirilmiştir. Asla iktidar olamayacak, dar kalıplara hapsedilmiş partilerin, güçlü partilere yapışıp ülkenin kutsal aidiyetleri üzerinde tasarruf girişimleri, malesef yetersiz nitelikli ucube tiplerle ülke de ayrılıklara yeni tohumlar saçılmıştır. Bu gün doktorların hayatı pahasına verdiği mücadeleler bile terörize edilme tehlikesi ile karşı karşıya! Hakikaten en olmazın olduğu şu zamanda düşün dünyamızda odacıklar açan köstebek ruhlu alt tezgah eğitimli aidiyetler üzerinde simsarlık yapan bugünün güçsüz kabadayıları, ülkeyi ateşe doğru kalbinden tutup çekmektedir! (Öyle bir zamana denk geldik ki! Kimin ne olduğu belli değil! Gazeteci hakim gibi konuşuyor! Hukukçular parti sözcüsü gibi herkes hak ve adaleti gözardı edip içinde bulunduğu mecranın biçtiği rollere göre hareket ediyor. Geçmişte yaşanılan sıkıntılar farklı kutupların peşini bırakmıyor! Bile bile lades durumlar pervasızca sergileniyor devlet ciddiyeti menfaatlere orantısızca kurban ediliyor!)
Türkiye’nin öncelikli olarak farklı fikirdeki katmanların geçmişten getirdiği kin ve öfkeyi bertaraf edecek hukuki düzenlemeleri net şekilde uygulaması gerekir. Cemaat yada siyasi blokların husumetleri, Kemalizmin dikta ettiği yaşam biçimleri ortadan kaldırılmalıdır. Ülkenin paçalarından tutup aşağı çeken en önemli sorun EĞİTİM için seferberlik ilan edilmelidir. Sistematik cehalet halini alan ülkenin sorunlar yumağı değişmez kaderi masaya yatırılmalı cemaat yada türevi oluşumların insanları ablukaya alması sorunu acilen gündeme alınıp, zihinlere banyo yaptırılması şarttır. Haricinde bu tutumla devam edilirse KÖSTEBEKLERİN açtığı odacıklara hepimizin ruhu hapsedilir!
DİPNOT:
Bir gün Buda ve bir grup keşiş birlikte dikkatle yemek yemeyi bitirdikten sonra çok heyecanlı bir çiftçi yanlarına gelip şöyle sordu:
-Keşişler, ineklerimi gördünüz mü? Böyle bir talihsizlikle nasıl baş edebileceğimi bilmiyorum.
Buda ona:
-Ne oldu?” diye sordu.
Adam:
-Keşişler, bu sabah on iki ineğimin hepsi de kaçtı. Ve bu yıl bütün susamlarımı böcekler yedi!” dedi
-Efendi, biz senin ineklerini görmedik. Belki öteki tarafa gittiler.” der Buda
Çiftçi o tarafa gittikten sonra Buda Sangha’sına dönüp dedi ki:
-Arkadaşlarım, yeryüzündeki en mutlu insanlar olduğunuzu biliyor musunuz? Kaybedecek ineğiniz veya susamınız yok.
Her zaman daha çok biriktirmeye çalışırız ve bu “ineklerin” varoluşumuz için elzem olduğunu düşünürüz. Aslında bunlar bizi mutlu olmaktan alıkoyan engeller olabilir. İneklerinizi bırakın ve özgür olun. İneklerinizi bırakın ki gerçekten mutlu olabilesiniz.
ZİHNİMİZE YERLEŞEN KÖSTEBEKLERDEN KURTULUP ÖZGÜR OLALIM!