MAH VE CIA
MAH(Milli Amele Hizmeti veya Milli Emniyet Hizmeti 6 ocak 1926 da kuruldu.) Özellikle 1953 yılından sonra CIA’nın yerel birimi gibi çalışmaya başladı.Türkiye’nin dış istihbaratını CIA’ya bırakan MAH, tamamen iç politikaya ağırlık vermek zorunda kaldı.(Soner Yalçın BAYPİPO kitabından sayfa 42) Başbakanlık müsteşarı Ahmet Salih Korur, yaptığı araştırma sonucunda şaşkınlık verici olaylarla karşılaştı. MAH’ın dinleme istasyonlarını Amerikalıların kurduklarını özellikle ‘’telefon dinleyen personelin’’maaşlarını, CIA’dan aldıklarını öğrendi.Amerikalılar MAH’a hakimdi.Para veriyor ,örgüte ‘’nüfuz’’ ediyorlardı.Milli Emniyetin bütün dosyaları CIA’nın kontrolündeydi.İstanbul’da Milli Emniyet’e ait bir okul,servisin İstanbul örgütü, ve Yeşilköy’deki Soruşturma Teşkilatı, tümüyle Amerikalıların emrindeydi.Okullara ,soruşturma teşkilatı’na ‘’doğrudan’’ para veriyorlardı.İstanbul bölge örgüt başkanlığına ‘’doğrudan para ödüyorlar, karşılığından’’ iş’’ istiyorlardı.(Soner Yalçın’ın BAYPİPO kitabı. sayfa 59).1950 li yıllar Sovyet Rusya’nın çok güçlü olduğu yıllar.ABD de, Türkiye’yi kominizme karşı koruma kollama bahanesiyle MAH adıyla bilinen Türk istihbaratına destek veriyordu.Daha doğrusu destek bahanesiyle bütün teşkilatı ele geçirmşti.Son model teknik dinleme cıhazları MAH’ın emrine verilmiş ama, bu cıhazlarla hep Türk yetkililer dinlenmişti.. İstihbarat elemanlarına bedava eğitim verilerek ,CIA elamanı gibi yetiştiriliyordu.Önceleri bu durum iktidar tarafından memnuyetle karşılandı.Farkına vardıklarında iş işten geçmişti.Türk milli istihbaratı MAH ,uzun süre CIA’nın bürosu gibi çalışmıştı.CIA ajanları parasını verdiği MAH çalışanlarından , istediği bilgileri satın alıyordu.Demek ki 1950 lerden beri CIA, Türk istihbaratını ,zaman zaman ziyaret etmişti .Belki de hiç çıkmamıştı.Anadolu’da iğrenç bir tabir vardır.’’Kadının, sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin’’ der. Görülüyor ki ,ABD de bize aynsını yapmış .İstihbaratımızın içinde CIA ajanlarını, sırtımızdan da terör sopasını hiç eksik etmemiş.Aslında yıllarca terör belasıyla uğraşmamız da, bunun bir göstergesi değil mi?.Terör örgütlerini ABD üretmiş ,Türkiye’ye göndermiş.Türk ordusu terörle mücadele ederken de, Türkiye’ye açıktan, terör örgütlerine gizliden destek vermiş.,Terör olaylarında , 40 000 insanımız öldürülmüştür.İHA ları Türkiye’ye verdiğinde, önce terör örgütlerine haberi sızdırmış, sonra Türk ordusuna haber vermiştir.Böyle olunca da ,Türk ordusunun terörle mücadelesini, hep terör örgütleri kazanmıştır.Teröristlerle mücadele için dağa çıkan ordu, ya pusuya düşürülerek şehit edilmiş ,ya da, pusuya düşürülerek dağa kaçırılmış günler sonra cenazeleri bulunmuştur.Yıllar sonra, Türkiye kendi İHA larını yaparak,terör olaylarını azalttığı gibi, teröre katılımın da nispeten azaldığı görülüyor. , .Daha bir iki yıl önce devleti tehdit eden ,devletle pazarlık yapmak isteyen terör örgütleri,galiba tehdit ve pazarlık haklarını kaybetmişlerdir.Terör örgütleri tarafından 40 000 vatandaşımızın öldürülmesi insan haklarına aykırı bulunmamış ,ABD istihbaratından papaz Brunson’un ,iki yıl ceza evinde tutulması insan hakları ihlali sayılmıştır..Bir Adnan kaşıkçı olayı kadar etki yaratmamıştır. Her nedense, yine de ABD Türkiye’nin dost müttefikidir demek zorunda kalıyoruz..
Recep ESMER