Tolstoy’un hikayesi
Tolstoy’un hikayesinde Asya’nın doğusunda yaşayan Yakutlar,diğer ismiyle Saha Türkleri araziyi şöyle satıyorlarmış:
Satıştan bir gün önce araziye talip olan kişi yedi emine çok yüksek olmayam miktarda para yatırıyormuş.Ertesi gün hakemler eşliğinde araziye gidiliyormuş.Alıcının eline dört küçük kazıkla bir çekiç veriliyormuş.Alıcı, güneş doğar doğmaz birinci kazığı çakıp koşmaya başlıyormuş.İstediği kadar koşuyormuş.Belli bir noktada durup ikinci kazığı çakması,ikinci kazığı çaktıktan sonra ilk kenara dik koşup istediği noktada üçüncü kazığı çakması,bu noktadan itibaren ilk kenara paralel koşup birinci kazığın hizasına gelip dördüncü kazığı çakması gerekiyormuş.Bu noktadan itibaren dosdoğru yürüyüp güneş batmadan ilk kazıığa elini sürmesi gerekiyormuş.Eğer alıcı güneş batmadan önce ilk çaktığı kazığa elini sürerse,etrafını koşarak dolaştığı bütün o toprakları ,bir gün önce yedi emine yatırdığı para karşılığında kendinin oluyormuş.Ama güneş batarda alıcı kareyi henüz tamamlamamış olursa,yatırdığı para yanıyormuş.
Bu ilginç arazi satma yöntemini duyanlar uzak ülkalerden koşup gelirlermiş.Ancak,bu yöntemle arazi almak isteyen çok olurmuş ama sonuçta alabilen pek çıkmazmış.
Yedi emine para yatıran kişi güneş doğar doğmaz ilk kazığı çakıyor ve koşmaya başlıyor.(Sabahtan koşmaya başlarsanız,akşama şansınız azalır.)İkinciyi çakıyor ,üçüncüyü çakıyor ,ama araziyi büyütmek için biraz daha uzağa çakmak istiyormuş. hep biraz daha giderek çakmaya çalışıyor.Adam ilk kazığı çaktıktan sonra ilk kazığı çaktığı tepeye yöneliyor,yorgundur ,kan ter içindedir.Birinci kazığı çaktığı tepenin eteğine ulaştığındabakıyor ki güneş batmış.Çok üzülüyor.Ancak o anda Sahalar tepenin üzerindedirler.,gün boyu bu kadar gayret gösteren alıcının parayı kaybetmesine üzülüyorlar, ona ,’’ Senin bulunduğun yerde (tepenin eteğinde) güneş battı ama burada (tepede) batmadı koş diyorlar.Alıcı seviniyor, son bir gayretle düşe kalka tepeyi çıkıyor ,birinci kazığa elini sürüyor,etrafını dolaştığı bütün toprakları hak ediyor.Fakat yorulmuştur,sallanıyor, düşüp kalp krizinden ölüyor.
Sahalar üzlüyorlar ,yapacak bir şey yoktur,bir mezar kazıp adamı gömüyorlar.Hikayenin anafikri sanırım şu:Alıcı gün boyu göz alabildiğine uzanan bütün o topraklara sahip olmak istemiştir ama gün batımında payına düşen toprak elli santime iki metre boyunda bir toprak olmuştur.Tolstoy’un hikayesinden alınmıştır.(Üstün Dökmen Yaşama Yerleşmek.)
Tolsyoy’un hikayesi bizim yaşantımızın tümünü özetlemiyor mu?Biraz daha fazla kazanmak,biraz daha iyi seviyeye gelmek için son sürat koşturuyoruz.Hayata yerleşip hayatın tadını çıkarmak o anın tadını çıkarmak aklımıza bile gelmiyor.
Hayatı yaşamak hayata tam olarak tutunmakla olur..Hayata tam olarak yerleşemeyen insanlar hayattan tat alamazlar.Hayatlarını tam olarak yaşayamazlar.Üstün dökmen bunlara yaşama yerleşemeyenler derken, Doğan Cüceloğku. böyle yaşayanlara mış gibi yaşamak diyor.
KOLTUK TAMİRCİSİ
Bir şehirdeki koltuk tamircisinin dikkatini çekmiş.Kalp doktorunun koltukları ön tarafları aşınırken ,diğer doktorların koltuklarının ekseriya orta ve arka taraftları aşınıyormuş.Bunun sebebini doktorlara sormuş.Doktorlar kalp doktoruna gelen hastalar ekseriya sitresli ve gergin hastalar oldukları için,koltuğun ön tarafına yarım oturmaktalar.Diğer doktorlara gelen hastalar daha rahat oturdukları için koltuğun orta kısmı ve arkası aşınmaktadır.
İster istemez insanın aklına şöyle bir soru geliyor.Acaba o insanlar yaşantılarında sitresli oldukları için mi* kalp hasyası oldular koltuğun ön tarafına oturuyorlar,yoksa kalp hastası oldukları için mi sitresli oldular koltuğun ön tarafına oturuyorlar ? Buna şu örneği verebiliriz:Atın üzerine tam oturmayan biniciyi at eninde sonunda mutlaka üzerinden atar.Yani hayatı tam olarak sahiplenmeyenleri de hayat çeşitli organlarını işlevsiz hale getirerek üzerinde atmaya çalışır ,atar.Peki siz koltuğun neresinde oturuyorsunuz?Tam ortasında mı ? Koltuğun ucunda mı?
Koltuğun tam ortasına oturup, anın her saniyesinin tadını çıkararak, hayattan zevk almanız dileklerimle.Çünkü giden zamanı kimse geri getiremez .
24 .09 .2020
Recep ESMER