“Malzeme Çıkar mı?” koydum bu defterimin adını. Bende defter çook! Yaz yaz bitmez. Bir işe yarar mı? Bakalım.
14.01.2020
Baş ağrısı ile uyandım. Dün geçti gitti. Bugün yeni bir gün. Şükürler olsun. Çayımı içerken tombik popolu bir serçe kondu duvarın üstüne. Duvarlar aşılmak için, sıçra, sen de geç duvarın ötesine. Ne tarafa atlayacağına sen karar ver. Aferin sana.
15.01.2020
Bağır bağırasım geliyor; soğuk, buz gibi ses tonu karşısında. Hele ki bu ses, boktan bir otorite pozundaysa… Bana hep suçluluk yüklüyor; “ Bak kaçıyorsun yine sorumluluktan!Hadi yakaladım seni.Yürü bakalım! “ dercesine kulağı çekilip hizaya sokulan çocuk gibi hissediyorum kendimi. Halbuki ben çocuk değilim.
16.01.2020
Üçüncü gün de aynı şey oldu. Gerginim.Bir arkadaşını çağır, kahve falı baktır dedi içimdeki ses.Onlar çok eskide kaldı be! İletişim şekli olduğuna inanmıştım bir zamanlar. Sonraları kabusum oldu. Şimdilerde ise tekrar oyuna dönüştürülebilir mi?Sanmıyorum.
Kendi falıma bakmaya karar verdim. Bakalım fincan ne söylemiş?
Tek başıma ince, uzun, biçimli görüntümle bir yola çıkmışım. Önüm açık, hava açık, sürpriz de var ,belli belirsiz bir kurdele görünmüş yolun ucunda. Ardım sıra gelenler de yatanlar da var; köpek, kuş cinsinden.Benim elimde de bir kuş var.Kısa kısa karanlık yollar hızla geçilip kısa, ferah bir yola bağlanmış gönlüm. İnci taneleri gibi temiz haberler dizilmiş yolumun üzerine.
Karşı hanede ise alt alta, üst üste bir çekişme var. Fantastik filmlerdeki gibi olsun.Yarasa, sincap türü hayvanlar dönüşsün gerçek hayattaki sevimliliklerine. Bir kısa yolda da gaga gagaya vermiş iki kuş, muhabbeti bol ve güzel. Bugünlük de bu fal yeter. Teşekkürler.