Adıyaman Üniversitesi yayın organı Akademi Adıyaman dergisinin “Darbelerin Bedeli Ağır Oldu” temalı 12’nci sayısında yer verilen Valimiz Abdullah Erin’in kendi ağzından 15 Temmuz akşamı yapılan menfur silahlı darbe girişiminde yaşadıklarından önemli gördüğüm pasajları 03 Ekim 2016’da bu sütunda paylaşmıştık. Bu gün de aynı dergideki Belediye Başkanı Hüsrev Kutlu’nun anlatımlarından kesitler aldık:

                “Ülkemizde ve İslam coğrafyasında 15 Temmuz gecesi son yılların en karanlık gecesiydi. Ancak 16 Temmuz sabahı Türkiye çok nurlu ve aydınlık bir sabahla buluşmuş oldu. Bu gece ve sonrasında bu millet ilk defa kendi seçmiş olduğu siyasi iradeye ve millete karşı yapılan bir saldırıya canı ve malı pahasına tüm dünyaya örnek olacak bir tepki verdi.

                “Darbe girişimini, evde oğlumun 22.30 sularında arayıp, ‘Baba sosyal medyada darbe söylemleri var.’ Demesiyle ilk defa duymuş oldum. Ancak saate baktıktan sonra oğluma; ‘bu saat darbe saati değil, başka bir şey olabilir.’ dedim. Televizyonu açtım ve haber kanallarını takip etmeye başladım. Başbakanımız Binali Yıldırım’ın televizyonda canlı bağlantı ile yaptığı açıklamasını duyunca, olayın ciddiyetini ve ne boyutta olduğunu anladım. Kalktım abdestimi, silahımı aldım. Emniyet Müdürlüğü Mobese Merkezinde olduğunu öğrendiğim Valimizin yanına gittim. İl Emniyet Müdür Vekili ve Garnizon Komutanı da vardı. Kendi aramızda bir değerlendirme toplantısı yaptık. Gelişmeleri burada anında aldığımız istihbarat ve bilgi akışları ile takip ediyor ve aramızda istişare ediyorduk.”

                “Halk sokaklara çıkmaya başlamıştı. Valimizden izin alarak halkın yoğunlukta olduğu Hükümet Meydanına geçtim. Bu arada Jandarma Komutanlığına yürümek isteyen bir grup vardı. Alay Komutanımız bizimle birlikte hareket ediyor ve Valimize, hükümetimize bağlılığını gösteriyordu. Valimiz, komutanlık içerisinde başka bir gruptan gelebilecek olası bir harekete karşı özel harekat polisi ve diğer unsurları ile tedbirleri almıştı. Belediye ve Özel İdare olarak ta giriş ve çıkışlarda iş makinelerimizi bekleterek tedbiri elden bırakmamıştık. Sayıları bir anda binleri geçen halk Valimizi, Komutanı ve diğer yöneticilerin akibetini merak ediyordu. On binler içerisinde bir grup yine de yürüyüşe geçmek isteyince, darbenin yanında olmayan masum askerlerimizin karşı karşıya gelmesinin sıkıntılı olacağınıdüşünerek, ‘komutanımız ve askerimiz bizimle birlikte, darbe yanlısı değil, karşıtıdır.’ gibi uyarılarımızı yaptık ve grubu ikna ettik. Bu söylemleri orada bulunan zırhlı aracın üzerine çıkarak, aracın hoperlöründen ve sonradan getirilen bir megafonla yaptım. Kalabalık artıyordu, ama yeterli değildi. Baktım sesimizi bütün Adıyaman’a duyuramıyoruz. Aklımıza belediye hoperlörü geldi. Hükümet Meydanından 100 metre mesafede olan Belediye binamızdaki anons ve duyuru odasındaki sistemleri açtırarak beş dakikalık bir konuşma yaptım. Henüz camilerimizde başlamadan (ilk olarak) belediye hoparlörümüzden sala okuttuk. Bizden sonra da camiler okudu. Hızlı düşünüp doğru kararlar vermemiz gerekiyordu.”

                “Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan televizyon ekranlarında, halkın sokaklara ve meydanlara çıkması gerektiğini söyledi, (kendiliğinden ve biz yerel yöneticilerin ilk çabalarıyla) meydanlarda toplanan on binler bu açıklamanın ardından elli binleri geçti. Sadece şehir merkezinde yaşayanlar değil köydeki vatandaş da araba ve traktörleriyle gecenin o saatinde şehire, Hükümet Meydanına geldiler. Balkona kurulan ses sistemi ile halka hitap ederken o meydanda sağcı, solcu, Alevi, Sünni, Arap, Zaza, Türk, Kürt, Ak Partili, CHP’li, MHP’li, yaşlı, genç, kadın, erkek hepsi vardı. O geceden itibaren güzel bir birlikteliği yakalamış olduk.”

                “Bir solcu arkadaşım bana, ‘Erdoğan’ın bizim için kıymetli olacağını düşünmemiştim. Bu gün inanıyorum ki bu gün Erdoğan’ı götürürlerse yarın da bizi götürürler.’ dedi.”

“O gece babamı uyandırmışlar, babam 90 yaşında. Kalktığında hemen ‘Hüsrev’i arayın’ demiş ve beni aradı, ‘Oğlum hiç korkmayın, cesur olun, üstüne gidin, bunun sonu çok hayra alamet olacak’ dedi. Bunları söylediğinde Cumhurbaşkanımız daha açıklama yapmamıştı. Meydana ilk gittiğimde bir baktım eşim ve iki çocuğum meydanda. Onların yanına giderek; ‘Hanım sen niye geldin?’ dediğimde, ‘Eşim, çocuklarım, kardeşlerim ve Babam buradaysa benim de yerim onların yanıdır, öleceksek birlikte ölürüz.’ dedi. 106 yaşındaki ninelerimizi de gördüm, engelli sandalyesinde kardeşlerimizi de gördüm. Hepsinin gözleri parlıyordu.”

Alıntılarımız bunlar… İsteyenler metnin tamamını, üniversitenin internet sitesinde de okuyabilir.

Allah; bir daha 27 Mayıs’ları, 12 Eylül’leri, 15 Temmuz’ları ülkemize yaşatmasın,  başı ve sonu hayırlı başka alametler yaşatsın, buna rağmen o menfur girişim gecesi Belediye Başkanı oğluna; “Korkmayın, …” diyen 90 yaşındaki Dursun Kutlu Amca’mıza da namazını son nefesine kadar ayakta kılmayı nasip etsin.

 
Mustafa Işıldak 
28.10.2016
Adıyaman

           [email protected]

           0532-422 95 28