Zamanın adeta su gibi geçtiği dünyamızda her insanın olumlu, olumsuz geçmiş saplantıları gelecekte yaşayacakları tutum ve davranışlar üzerine bina ettiği temellerdir…
Yüce Yaradan feraset sahibi Ademoğluna sabır vermiştir! İnsanoğlu ise sabır, akıl ve tüm gücünü geçmişi üzerine kurguladığı hüzün ve acılarla tüketir yahut gelecek kaygısıyla törpüler durur…
Geçmişinde sergilediğin tutum ve davranışların bugün seni herkesin parmağıyla gösterdiği kamil ve efendi bir insan yapabileceği gibi herkesin sana nefretle bakıp tiksinti duyduğu bir insana da dönüştürebilir…
Aslında geçmişin senin bugünündür, lakin bu durumun senin yarınların olacağı anlamına gelmez ve de gelmemeli, unutmayalım ki insanların ön yargılarını yıkmak atomu parçalamaktan daha zordur….
İnsanın ulu orta olmasa bile fısıltılar şeklinde düşüncelerini ulu orta çabucak söyleyebildiği gerçeği var iken bir de bilinç altındaki gerçekleri var tabi! buna tam olarak da önyargıda diyebiliriz…
Asıl sorun! ÖN YARGI, birileri seni bilinç altında yargılarken giyimin ve kuşamından başlayıp, saçını nasıl taradığın, yeni boyattığın ayakkabının şekli, yüzü, kaşı, mimiklerin, konuşman, hatta yürüyüşünden bile aslında sana not verir, toplum mühendisliğinde kimseler elimize de su dökemez hani…
Keşke birileri hakkında bilinç altında ön yargılı olarak fikir yürütürken biraz da kendimizi yargılayabilsek diyorum, kendi yanlışlarımız üzerine de not verebilsek değil mi? Mesela tipinden bile nefret ettiğiniz bir arkadaşınızla çok samimi dost olduğunuz oldu mu, ya ben bu adamı yanlış tanımı-şım, hiç de gözüktüğü gibi değil-miş deyip kendinizden arlandığınız oldu-mu sanırım olmuştur…
Her insanın gönül kapısının olduğu hususu unutulmamalı! Anlaşılan o ki bilgiye giden yolda ön yargıları tanımlamak yetmez, sebeplerini ve bu sebeplerden sıyrıldıktan sonra ön bilgiye gidiş yolları iyice irdeleyip, kesin fikir yürütme yanlışlığından sıyrılmalıyız, biri yada birileri hakkında fikir yürütürken ön-yargılı mıyız yoksa ön-görülü müyüz varın gerisine siz karar verin S E V G İ L E R İ M L E…