Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş olan bu yıl ki Ramazan orucunu da tamamlamak üzereyiz. Gitmez, geçmez, zor olur denen orucun da çok şükür yarısını geçmiş bulunmaktayız. Hoş geldin nidalarıyla karşıladığımız Ramazan orucunu, artık “Güle Güle Ramazan” diyerek uğurluyor ve yeni yılın orucuna kavuşma arzu ve isteğini taşıyoruz.
40 dereceye varan kavurucu sıcaklarda, orucumuzu tutmakla görevimizi ifa etmeye, şükrümüzü eda etmeye, ibadetimizi yerine getirmek için azamî gayret ve çaba sarf ediyoruz.
Amaç açların halleriyle hemhal olmaksa, amaç susuz kalanların neler çektiğini anlamaksa, amaç fakirlerin, gariplerin, yetimlerin hallerini anlamaksa; evet bu sıcak günlerde 17 saate varan bir zaman diliminde oruçlarımızı ifa etmeye çalışıyoruz.
Hava sıcak, süre uzun, açlık, susuzluk son safhada. Vücutlar gittikçe hantallaşıyor, dudaklar kurumaya başlıyor, mideler kazınamaya devam ediyor; ancak Allah’ın (cc) rızasını kazanmak söz konusu olunca, İslam’ın 5 şartından biri olan Oruç ibadetimizi bihakkın yerine getirerek, anlamlaştırmaya çalışıyoruz. Rabbimiz kabul eder inşallah.
Bu sıcak günlerde, birazcık olsun serinlemek ve sıcaklardan etkilenmemek için oruç tutanlar, serin yerlere akın ediyorlar.
Adıyaman’da yaşayanlar da, işte o yerlerden bir tanesi olan merkezdeki Demokrasi Parkına gidiyorlar. Gündüzleri ağaçlar altında ve fıskiyeli havuzun başında serinlemek isteyenler olduğu gibi, geceleri de Ramazan etkinlikleri kapsamında düzenlenen etkinliklere yoğun bir ilgi gösteriyorlar.
Gündüzleri parktaki ağaçların altına işgal ederek, çimlerin üzerine oturarak, koyu sohbetlerle zaman geçirmeye çalışan, özellikle yaşlıların birbirleriyle olan memleket kritikli meselelerde sarf ettikleri sözler havalarda uçuşur. Hemen herkesin işin uzmanı olduğu görüntülerinde, hükümet kurma, yıkma, memleketi kurtarma, Ortadoğu sorunlarına hal çareleri bulma, Amerika ve batılı ülkelerin yaptıklarıyla ilgili birçok sorun çözüme kavuşur gibi görünür. Emeklilerin yoğun olarak görüldüğü Demokrasi Parkı’nda bulunan her ağacın altındaki çimler; her gün, her saat dolup taşar. İnsanın işi olmadığında, hemen yanı başlarında oturup ya da koyu sohbetlerine dâhil olmak ister. Ahkâm kesilerek söylenenlere kulak misafiri olacaksınız ki bakın neler anlatıyorlar, şahitlik edersiniz! Aman yarabbi neler anlatıyorlar, neler!..
Hele parktaki mevcut fıskiyeli havuzun başında toplananları seyretmekle apayrı bir güzellik oluşuyor. Fıskiyelerin çalıştığı zamanlarda, sandalyeyi kapanın, havuzun etrafında kümelendiği enfes, harika, muhteşem, dairesel bir insan görüntüsü sergileniyor.
Seyrine doyum olmayan bu manzara karşısında, çoğu zaman, insanların havuzun başında, fıskiyelerden çıkan suyun oluşturduğu o serin ve sesli akustiğe seyre dalarlarken; ben de uzaktan o insanların oluşturduğu o güzelliğe seyre dalıyorum.
İnsana doyumsuz bir seyir zevki tattıran o ortamdan etkilenememek mümkün değil, Şairlere ilham verecek derecede güzel olan o manzarada, gayr-ı ihtiyarı dudaklarımdan şu mısralar dökülüveriyor.
Suyun olduğu her yer çok güzel,
Ama fıskiyeli havuz bir başka,
Oturup, dinlenmeye has, özel,
Bakan her insan geliyor aşka.
Keşke başka yerlerde de olsa,
İnsan seyre dalıp sefa bulsa,
Bunlara lâyıktır eğer kulsa,
Bakan her insan geliyor aşka.
Bu tür fıskiyeli havuzların artması ve insanları serinletmesiyle, belki oruç tutanlar bir nebze olsun, kavurucu sıcakların tesirinden kurtulurlar. Oruçlu iken hakikaten seyrine doyulmaz bir manzara ortaya çıkıyor. Oruçlu insanlar, Demokrasi parkı ve fıskiyeli havuz ile su, güzel bir üçlü oluşturuyorlar.
Kerim Baydak