Demek ki neymiş? Rant projelerine değil, halkın yararına olan projelere imza atmak gerekiyormuş.
Yıllardır yazılarımda defalarca vurguladım: Ülkemiz bir “deprem bölgesi” ve bu gerçeği görmezden gelmemizin bedelini ne yazık ki çok ağır ödedik. Bilim insanları, özellikle İstanbul’da büyük bir depremin kaçınılmaz olduğunu yıllardır açıkça söylüyor. #Adıyaman'da depremi yaşamış biri olarak söylüyorum. Ancak biz hâlâ birbirimizle uğraşmakla, siyasi çekişmelerle zaman kaybediyoruz.
Oysa artık asıl sorumluluğumuz, birlik olup olası felaketlere karşı nasıl önlem alabiliriz, can kayıplarını ve yıkımı nasıl en aza indirebiliriz, buna kafa yormaktır.
Depremi engelleyemeyiz ama bilimin ışığında, akılcı ve sürdürülebilir politikalarla bu büyük tehdide karşı hazırlıklı olabiliriz. Artık günü kurtaran değil, geleceği güvence altına alan projeler üretmeliyiz. Çünkü mesele yalnızca binalar değil, insan hayatıdır.
Bugün bir kez daha kendimize şu soruyu sormalıyız: Gerçekten neye öncelik veriyoruz? Ranta mı, yoksa halkın güvenliğine mi?
Silivri açıklarında meydana gelen ve #İstanbul’da da hissedilen 6.2 büyüklüğündeki depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Can kaybı yaşanmamış olması sevindirici ancak bu yaşananlar, gelecekteki daha büyük felaketlerin habercisi olabilir. Uyarıları dikkate alalım, geç olmadan harekete geçelim.
#DepremGerçeğiniUnutma