Günümüzde de en ırkçı devlet politikası, korsan olarak Filistin topraklarını işgal eden sözde İsrail devleti tarafından uygulanmaktadır. Entegrizm[1] politikaları ve kavmiyetçi bir din anlayışıyla “Arz-ı Mevud” (vadedilmiş topraklar) dedikleri Nil’den Fırat’a (Mısır’dan Mezopotamya’ya) kadar olan toprakların Tanrı tarafından kendilerine vaat edildiğine inanan Yahudiler, bu emellerine ulaşmak için her türlü ahlaksızca yayılmayı ve bunun için katliam yapmayı, Filistinlileri acımasızca öldürerek evlerini yıkıp yerleşmeyi kendilerine Tanrı tarafından verilmiş bir hak gibi görmektedirler.

Bülent Şahin Erdeğer أهل العدل و التوحيد on Twitter: "3-İsrail yayılmacı  siyonizm ideolojisi doğrultusunda 67 sınırlarını çoktan aşmış Batı Şeria'yı  ve #Kudüs'ün Doğusunu tümüyle işgal etmiştir. #İsrail "67 Sınırları"na güç  kullanılmadan dönmeyecektir

(Haritalarda görüldüğü üzere koyu renk 1946-2017 tarihleri arasında Filistinlilerin yaşadığı toprakları, açık renkli yerler ise İsrail Terör devletinin zamanla işgal ettiğ yerleri göstermektedir.)

İsrail Terör Devleti Nasıl Kuruldu?

İslâm coğrafyası ve dünyanın selameti için “çıbanbaşı” olan Siyonist İsrail Terör devleti, Batılı egemen devletler ve bu devletleri yöneten Yahudiler tarafından plânlanıp kurulmuştur. 1850’li yıllarda İngiltere öncülüğünde, uzun vadeli bir “sömürü plânı” hazırlanmış, bu plâna göre Osmanlı Devletinin himayesindeki etnik unsurlar kışkırtılacak, Osmanlı Devleti’ni parçalanacaktır.

Bunun için öncelikle Hilafet makamının Osmanlılardan alınması gerekiyordu. Böylece İslam dünyası, imamesi kopmuş, darmadağınık bir tesbih gibi dağılacak ve bir daha da toparlanamayacaktı.

Böylece İslâm dünyasındaki yeraltı ve yerüstü zengin kaynaklarına ulaşılabilecek, bilhassa da Ortadoğu’daki petrol yatakları yağmalanacaktı.

Batılı devletler başta İngiltere olmak üzere Ortadoğu’da bir “taşeron devlet” kurmalıydı. Böylece “İsrail Devleti” fikri güçlü bir şekilde benimsendi. Mayıs 1916’da meşhur “Sykes-Picot gizli Andlaşması” ile bu proje hayata geçirildi.[2] Bu anlaşmada Osmanlı Devleti, bölünerek Batılı devletler tarafından paylaşılacaktı.

1917’de İngiltere “Haşmetli İngiliz Kraliyet Hükümeti, Filistin’de Yahudi halkı için milli bir devlet kurulmasını memnuniyetle karşılar. Bu gayeye ulaşmayı kolaylaştırmak için en değerli mesailerini harcayacaktır” diye beyanat vererek İsrail Devleti’nin kuruluşu resmen dillendirmiştir. Bu düşünce Avrupa, ABD ve Rusya tarafından da cazip bulunarak onaylanmıştır.

Bu hedefe ulaşmak için 1877’de Rusya, Osmanlı Devletine karşı savaş açtı. Savaş Osmanlı Devletinin mağlubiyeti ile neticelendi. (93 Harbi). Ardından İngiliz ajanlarının sistemli bir şekilde kışkırtmalarıyla Yunanistan ayaklandı. (1897) Daha Sonra Arnavut İsyanı başladı. (1902)

1911’de Trablusgarp’ı (Libya) Osmanlı mirasından koparmak isteyen İtalya ile kapışmak zorunda kalınmıştır. Trablus Savaşı denen bu savaş bitmeden Balkanlar yeniden alevlenmiş, Sırbistan, Bulgaristan, Yunanistan, Karabağ ve Romanya’dan oluşan küçük çaplı bir Haçlı Ordusuyla iki Balkan Savaşı yaşanmıştır.

17 sene süren bu savaşların sonunda insan, para ve silah kaynaklarımız tükenmiş, Osmanlı Devleti artık “Hasta Adam” olarak anılmaya başlanmıştır.

Devam edecek.

 

[1] Entegrizm: Dini veya siyasi bir inancı tarihin bir önceki döneminde sahip olduğu kültür yapısı veya müesseseleriyle özdeşleştirmek, böylece mutlak bir doğruya malik olduğuna inanmak ve onun kabullenilmesini dayatmak. Roger Garaudi, Entegrizm, s.9 Kaynak: Entegrizm - Vahdettin Işık Haksöz Haber, 1993 Şubat

[2] Yavuz Bahadıroğlu, Akit, 18 Aralık 2017