Paranın sermayenin dini imanı olmaz diyordu. Şimdi çıkmış yastık altındaki altınlarınızı TL’ye çevirin diyor sayın başkan! Ülkenin tüm kurumları yabancılara peşkeş çekilirken buna ön ayak olan sayın başkan, kafayı yastık altındaki altınlara takmış durumda. Ekonomi eskimiş raylardan kayan hızlı tren gibi her an bir yere toslayacak halde. Ülkenin gidişatı vaziyeti muhalefetin lideri gibi sallantıda! Daha önce tüm ekonomistlere, ülkenin saygın iktisatçılarına “hadi ordan” deyip bildiğini okuyanlar, bugün ellerinde büyüteçle gariban halkın alın teriyle biriktirdiği bir kaç altını ile ülke kurtarmaya yelteniyor. Yastık altında altın yok, “DONUMUZ” var !
Ülkenin çarkları dönmüyor. Dolar almış başını gidiyor. Önlem alacakları yerde nutuk atıp duruyorlar. Meclis hala kapalı, ülkenin bu kadarı sorunu varken çalışmadan yorulan sayın Meclis’in vekilleri, sanırım tatil yörelerinde dinleniyorlar. Ortadoğu hacivatlarının görgüsüzlüğüne nispet yaparcasına altın varanklı koltuklardan sağa sola nutuk atarak ekonomiyi düzelteceğini zannedenler, şimdi halkın binbir umutla sakladıkları üç beş küçük altınına göz dikmiş durumda. Halkın gelecekten umudu olsa, korkusu olmazsa o altınlar evde saklanır mı? Umudunu kırdığınız endişe içinde ömrünü tüketen gariban Anadolu halkının aç kalırım korkusuyla kıyıda köşede beklettiği birikimiyle vatan kurtaracağını zanneden sayın BAŞKAN bulduğu mikrofonlara her daim uçtuğumuzu söylüyordu. Paranın dini imanı olmaz diyordu. Şimdi ne oldu da TL dolardan kıymetli oldu. TL hacca mı gitti? abdest mi aldı? Cenneti mi garantiledi. 100 doları TL’ye çevirince ne olacak? Kaç defa kampanya yaptı ülke. Bazı seçmenler burnunu dolarla sildi. Kimisi hızını alamadı portakalı bıçakladı. Yetmedi colayı yere döktüler! Ne oldu ekonomimiz kanat takıp uçtu mu ? Yangına benzin sıkar gibi konuşmaktan başka yapılacak hiç birşey yok mu ? Dış güç şu veya bu sebep deyip gerileme sebeblerinin dışındaymış gibi duygusal nutuklarla vatan edebiyatı yapılacağına, katma değeri yüksek ürünler yapıp ihraç edilmesi gerekmiyor mu !
Kur farklarıyla beli bükülen esnafı görüyor musun sayın BAŞKAN? Damadın iç işleri başkanına omuz atacağına, şu ekonominin gidişatına bir el atsın. Hani faizler düşüyordu? Hani seçilirsen nasıl düşürüldüğünü görecektik. Kim engel oluyor damadın mı yoksa? Bir gecede dünyanın zammını gariban halka boca etmekle ekonomi yönetilmez. Cebinde yüz lirası olanın zaten yarısını uçurdu şaha kalkmış ekonominiz. Şu vatanın şükreden, elinde olanıyla yetinen duygusal insanları olmazsa haliniz nice olur biliyor musun sayın başkan? Muhalefetin lideri denen zattan ses çıkmıyor nasıl olsa. Dünyanın en şanslı iktidarı olduğunu da biliyorsunuz değil mi sayın başkan? Kedi ŞERO CHP’ye lider seçilsin iddia ediyorum şu anki fıkradan daha iyi yönetir daha çok yorar sizi sayın başkan! Bu mu sizi bu kadar rahata iten...
Harcamaları artırıyorlar, enflasyonun düşmesini bekliyorlar. Dış borçlanmayı arttırıyorlar, faizlerin düşmesini bekliyorlar. Riskleri arttırıyorlar kurun düşmesini bekliyorlar. Ülke kötüye gidince de dış güçler diye nutuk atıyorlar. Madem dış güçlerin dediği oluyor o zaman ülkeyi yönetemediğinin göstergesi olmuyor mu bu! İstifa edin bu güçlerle mücadele edecek biri gelsin derler adama! Bu kadar beceriksiz muhalefetin lideri istifa etmezken, iktidardan istifa beklemek tabi ki havada kalır. El de avuçta ne varsa eriyip gidiyor. Zengin sınıfın tuzu kuru, olan gariban halka oluyor. Üreticisini korumaktan aciz olanların bu gün fare gibi yastık altlarını kontrole çalışmaları gösteriyor ki ülke iyi durumda değil. Tarımdan hayvancılığa sanayiden turizme kadar ne varsa içler acısı durumda. Eğitim desen zaten toprağa verildi. Adalet desen kimse korkudan sesini çıkaramıyor. Bu haldeyken başkan çıkıp yastık altlarını yokluyor. Bence ülke komple çamaşır makinesine atılmalı 100 derece de saatlerce yıkatılmalı. Beynimiz çamaşır makinesinin ekranını izler gibi karmakarışık. Bakkala gidip aldığınız meyve sebzenin fiyatı ikinci kez gittiğinizde nerdeyse iki katı. Vatandaş donundan olmuşken yastık altlarına uzanan ellerin utanması da yok! Eğer ülkeye katkı aranıyorsa BEŞTEPE’nin vekillerin maaşından yapılacak kesintiler daha yararlı olur!
Ülke için faydalı bir şey yapılacaksa, madem tasarruf zamanı geldi çattı, o halde en büyük tasarruf Meclis’te yapılsın. Tek adam rejimine geçtiğimize göre, vekillere maaş ödenmesin. 600 x24= 14.4 trilyon. Her ay bu kadar para çöpe atılıyor. Vatandaşın yastık altında donu var. Onu da aldınız mı poposu açıkta kalacak. O yüzden tasarruf Meclis de yapılsın. Popo açıkta kalacağına beceriksizlerin beyinleri açıkta kalsın. Başarılıyız hırkası giyip milleti perişan edenlere şu hikaye örnek olsun.
DİPNOT: Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman’a gelerek, kanadını bir dervişin kırdığını söyler.
Hz. Süleyman, dervişi hemen huzuruna çağırtır.
Ve ona sorar;
“Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?”
Derviş kendini savunur;
“Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı.”
Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve der ki;
“Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun?”
Kuş kendini savunur.
“Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah’tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım.”
Hz. Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister.
“Kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın” diye emreder.
Kuş o anda;
“Efendim, sakın öyle bir şey yaptırmayın” diyerek öne atılır.
“Neden” diye sorar Hz. Süleyman.
Kuş sebebini şöyle açıklar;
“Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar... Siz en iyisi mi, bunun üzerindeki derviş hırkasını çıkartın... Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın!!!
Ülke önce iktidarın üzerine yapışmış, şu “alnı secdeye değenler” teranesinden kurtarılmalı.