Ne kadar sakin olabilirim bilemiyorum.
Adıyaman’da Olay gazetesindeki bir haberi görünce gözlerime inanamadım.
Aynı konuyu www.guneydogutv.com sitesinde Ömer Faruk Hilmi “Çirkin İftira” başlıklı yazısında okuyucularına aktarmış…
Haber ve yoruma göre; Anadolu Üniversitesi, Açıköğretim Fakültesi yayını olan ve açık öğretim fakültesi Sosyoloji bölümü öğrencilerinin ders kitabı olan “Aile Sosyolojisi" kitabının 3. Ünite, sahife: 58`de Doğu ve Güneydoğu insanları ve özelliklede Adıyamanlılar hakkında yalan yanlış, iğrenç iddialar ortaya atılmış.
Bu kitabın 3. Ünitesini yazan Prof. Dr. Birsen Gökçe şunları aktarıyor;
"Türkiye`nin Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri`nde ender olmakla beraber kayınpeder gelin evliliğine de rastlanmaktadır. Oğlu ölen baba evlendirebileceği başka oğlu yoksa geliniyle kendisi evlenmektedir. Gelin kaynanasına ortak (kuma) olmakta böylece yenge ile evlilikte olduğu gibi yasal olmayan ve çok kadınla evliliğe geçilmektedir. Baba oğlunu gelin de eşini kaybetmiştir. Her ikisi de kendilerine en yakın olan kişiyi kaybetmekten dolayı içinde bulundukları bunalıma rağmen yeni bir evlilik yapmak durumuyla karşı karşıyadır. Bu evlilik, taraflar için olduğu kadar yakın çevre için de büyük sorunlar yaratmaktadır. Kayınpeder gelinin kocası, torunlarının babası, gelin de kayınpederinin karısı olmaktadır. Adıyaman ilimizin dağ köylerinde bu uygulamaya rastlandığı söylenmektedir...." (Aile Sosyolojisi s. 58)
Hoppalaaa…!
Buyurun Buradan Yakın…!
Hadi sinirlenmeyin, hadi, –ulan diyerek– başlamayın söze…
Adıyaman’ın dağ köyünde veya ova köyünde, şehrinde kırsalında, Alevi’sinde Suni’sinde, Kürt’ünde Türk’ünde yok böyle bir şey kardeşim…
Kendini temize çıkarma yöntemi olarak ta, “söylenmektedir” ibaresini kullanmış Sayın(!) hocamız.
Kim söylemiş?
Söylentilerle mi akademik çalışma yapıyorsunuz?
Hangi dinde, hangi mezhepte var böyle bir şey?
Adıyaman teröre bulaşmamışsa, insanları vatanını milletini seviyorsa, vergisini ödüyor, pırlanta gençleri büyük bir onurla askerliğini yapıyorsa suç mu işlemiş oluyor?
Adıyaman’ı böylesi saçma sapan fikirlerle nereye çekmeye çalışıyorlar anlamış değiliz.
Bir bölgeyi karalarken insan biraz düşünür, elini –eğer varsa– vicdanına koyar. İnsan birazcık insaflı olur.
Ömer Faruk Hilmi beyefendinin “…Bu satırları okuyan kişi, ender olsa bile Adıyaman’ın dağ köylerinde kayınpeder-gelin evliliği olduğunu ve bununda o yöre halkı tarafından kabul gören bir evlilik olduğunu anlayacaktır... Ve ister istemez, Adıyamanlılar, hakkında burada yazamayacağımız, şeyleri düşünecektir…” görüşüne katılmamak imkansız.
Siz aldığınız profesörlük unvanını söylentilerle mi aldınız diye sormazlar mı?
Hiçbir dayanağı bulunmayan böyle bir iddianın altında yatan esas maksadı merak etmiyor değilim.
Belli bir coğrafyaya beslenen bir kinin ürünü mü, yoksa bir etnik köken veya inanca saldırı mı?
Böylesi iğrenç bir iddia, bilinçaltına “doğulular böyledir” düşüncesini yerleştirme çabasından başka ne olabilir.
Özellikle Adıyaman gibi çoğunlukla milliyetçi, muhafazakâr ve Kürtlerin yaşadığı, Alevi’si, Suni’si, Türk’ü, Kürt’ü, Süryani’sinin kardeşçe yaşadığı bir kentin çirkin emeller uğruna kurban seçilmesi ayrıca düşündürücüdür.
Üniversitelerde ders veren, öğrenci yetiştiren, profesörlük unvanı alan, hele hele sosyolog olan bir kişinin yaşadığı topluma, kendi ülkesine bu kadar fransız kalmış olmasına sadece “yazıklar olsun” derim.
Bu kitabın acilen toplatılması gerekiyor.
Bu hocanın ise iddiasını ispatlaması, özür dilemesi ve adalete hesap vermesi gerekiyor.
Sürç-i lisan ettiysek affedilmesi dileğiyle…