Eskiden 1 Mayıs denilince, geçmişte dimağımızda yer edinen malum olumsuzluklar bir bir canlanıverirdi:

            Taksim meydanında katledilen masum canlar, şiddet, kan, gözyaşı, antidemokratik söylem ve eylemler, hakaretvari sloganlar, emekçilere tahsis edilmeyen Taksim vesaire… 

            Oysa dün resmedilen fotoğrafın tahlili şuydu; başta Taksim meydanı olmak üzere, birçok alanda kutlanan 1 Mayıs, adeta bayram havasındaydı.

            Her ne kadar bazı marjinal grupların yakışık almayan söylem ve eylemleri zuhur etmiş olsa da, emekçilerin bayramında son derece olumlu bir havanın hakim olduğu söylenebilir.

            Geçmiş yıllarda genel olarak sol düşünceli örgütler tarafından kutlanıyor olmasından ötürü, sanki 1 Mayıs sol cenahın tekelindeymiş gibi bir algı vardı…

            Bu yıl sağcı-muhafazakâr kimliğiyle tanınan sendika ve konfederasyonların da alanlarda boy göstermiş olmaları, o bildik algıdan zerre-i miskal eser kalmadığı görüldü.      Keza bir hükümet üyesinin emekçilerin bayramına katılmış olması, platforma çıkarak emekçilere hitap etmesi, sendika temsilcilerine omuz vererek demokrasiye, barışa, sevgiye, kardeşliğe, emeğe birlik ve beraberliğe dair nükteli cümleler kurması da 1 Mayıs tarihinde yaşanan bir ilkti.

            Türkiye’ye söz konusu manzara çok yakıştı. 2012 senesinin bu muazzam bahar mevsiminde esen meltemi hava, ülkem insanının en büyük özlemiydi elbet.

            “Halen bazı olumsuzluklar yok mudur”, elbette var, ama her şeye rağmen eskiye nazaran daha demokratik, daha huzurlu, daha barışçıl bir resmin Anadolu şövalelerinin ak tuvallerine sergilenmiş olduğunu gördük.

            Özlenen bu tablonun her yıl daha da demokratikleşerek resmedilmesi şüphesiz toplumun kahir ekseriyetinin en büyük arzusudur.

            Bunun yanında, her konfederasyonun farklı adreslerde boy göstermiş olması ise, emekçilerin hak talebi açısından son derece talihsiz bir durumdu.

            Sanırım temsilcilerin egosundan kaynaklanan resmedilişti bu…

            Kamuoyu önünde bölünmüşlüğün zuhuru neticesinde, emekçilerin olası taleplerinin menfiliğine işarettir.

            Ne diyelim, “Benim olsun, küçük olsun” anlayışından bir gün sıyrılmalar belirir elbet      

Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…