Özgür olmak ve özgürce yaşamak için demokrasi ve cumhuriyet gibi yönetimler ya da kaide ve kurallar değil, özgür kafalar gerekiyor. En baskıcı yönetimde özgür olmak mümkün olacağı gibi, en özgürlükçü yönetimde de esir kalmak mümkündür.
Çelişki yönetimlerde değil, insanların özgürlük algısındadır.
Kendi hayatımızı “özgürce” yaşamak için kendi tercihimiz, kendi inancımız, kendi kültürümüz ve tamamen kendi beğenimiz yetmiyor.
Toplum içinde yaşadığımızdan dolayı bunlara kaide ve kurallar da ekliyoruz ama bu da yetmiyor.
“Ne derler” diye kendi elimizle yaptığımız putlar, hayatımıza asıl yön verenler olarak bizi özgürce yaşamaktan alıkoyuyor.
Söz konusu kadın giyimi olduğunda herkesin söyleyecek çok şeyi var; öyle kıyafet mi olur, böyle kıyafet mi olur, bu giyilir mi, bu örtülür mü, şu açılır mı, diye…
Kadınların kıyafeti hakkında söz sahibi olduğuna inanan sadece erkekler değil, kadınlar da var.
Uzun yıllar başını örten kızlarımız bu zorbalığa maruz kaldı.
Her dönemde kadınlarımız, kızlarımız, annelerimiz, bacılarımız bir şekilde “giyimiyle” gündeme geliyor ve bu gündem olma da genellikle “aşağılama, horlama, zorlama ve baskı” olarak kendisini gösteriyor. Bazen açık giyinen zorbalığa maruz kalan oluyor, bazen kapalı giyinen.
Şimdi yeni bir türkü çıktı; bu kıyafet yakışmadı zorbalığı…
Burası çok ilginç; kadın dernekleri de, hak kuruluşları da, kadını horlayanlar da, kadını baş tacı edenler de, feminist olduğunu söyleyenler de kadınların kıyafetini belirleme hakkının kendilerinde olduğunu sanıyor ve üstelik buna yürekten de inanıyor.
Bu konuda benim değerlendirmem net; kadınlar kendisine yakışanı giyer, bunun değerlendirmesini yapmak bana düşmez.
Erkek kıyafetiyle ilgili değerlendirmede bulunmayanların söz konusu kadın olduğunda bir modacıdan daha titiz, bir zalimden daha zalim, bir diktatörden daha diktatör, bir yasakçıdan daha yasakçı olması manidardır.
Daha da ilginci, sanki yeryüzü bir defile salonu. Kadınlar podyuma çıkıyor, erkekler de puan veriyor.
Sanki, kadınlar her gün ne giyineceğini, ne giyinmeyeceğini ilgili-ilgisiz tüm erkeklere soracak?
Bir kıyafetin bana göre çirkin olmasıyla ona göre veya sana göre çirkin olması farklıdır. Ben rengini beğenmem, sen desenini beğenmezsin, diğeri dikişini..veya tam tersi beğenme de farklıdır. Boşuna demiyorlar “zevkler ve renkler tartışılmaz” diye ama biz tartışıyoruz, her dönem ve her daim…
Daha çok da kadınların giyimini tartışıyoruz, kimimiz beğenmediğini söylüyor, kimi beğenmezse de beğenmiş gözüküyor. Bazısı gerçekten beğeniyor, bazısı beğenmiş gözükerek beğenmiyor.
İster beğenelim, ister beğenmeyelim beğenen giyinmiş, elinde olanla giyinmiş, bütçesi yetenle giyinmiş, kültürüyle giyinmiş, inancıyla giyinmiş, yaşam tarzıyla giyinmiş veya soyunmuş…
Bütün bunlar benim sorunum değil, olmamalı da…
Bir kadının giyimi üzerinden linçe tabi tutulması anlaşılır gibi değil.
Üstelik gerçekten de zevksiz bir giyim tarzı olsa bile. Hem kime göre zevksiz, neye göre zevksiz?
O kendine yakıştırmışsa sorun yok, hem yakıştırmamışsa da sorun yok, bana ne?
Biz erkekler veya kadınların bir bölümü diğer kadınların ne giyinmesine karar verecek otoriteler değiliz, böyle bir görevimiz de yok, böyle bir yetkiye de sahip değiliz.
Bir siyasi görüşü, bir sivil toplum örgütünü, bir inancı ya da kültürü eleştirecekler diye kadınların onuruyla oynamak ne erkeklere yakışır ne de kadınlara…
Kadınlar ne giyineceğine kendisi karar verir.
Kadınların ne giyineceğini belirleyen, kendilerinden başkası olmamalı.
Kadın kapalı da giyinse, açıkta giyinse beni ilgilendirmiyor.
Beni ilgilendiren benim duruşum, benim inancım, benim kültürüm, benim zevkim, benim tarzımdır.
Üzerime giyindiğim elbiseyi nasıl zorlukla veya kolaylıkla aldığımı sadece ben bilirim.
Bütçeme göre aldığım kıyafetleri kendi zevkime göre ve imkânlar ölçüsünde alırım.
Daha pahalı, daha kaliteli, daha lüks, daha markalı veya daha şatafatlı kıyafetler giyinmeyi de bilirim, olursa…
Kadınların nasıl veya neye göre giyindiğini bilmeyen biz erkekler ve kadınların bir bölümü, “onları eleştirme” hakkını nereden alıyor, doğrusu merak ediyorum.
Erkek de olsa, kadın da olsa her sabah ne giyineceğine kendisi karar verir, sevdiklerinin görüşünü alacaksa alır.
Diğerleri hariçten okunan gazeldir hem de çok çirkin sesle okunan, besteyi de güfteyi de mahveden bir gazeldir…