Çanakkale Zaferinin yıldönümü vesilesi ile hem zaferi bir kez daha yüreklerimizde hissetmeye, hem de şehit ve gazilerimizi anmaya hazırlandığımız bir günde gelen muştu oldu Afrin...
O gün de yedi düvel vardı karşımızda bugün de…
En ufak bir korku ve endişe duymadan; vatanın bağımsızlığı, milletin özgürlüğü, dinin ve devletin selameti için şehadete koşan kınalı kuzularımız, ciğer parelerimiz dün olduğu gibi bugün de hakkı dünyaya haykırdılar.
O gün de haklıydık, bugün de…
Bizi birbirimize düşürmek, bölmek, parçalamak sonra da yutmak istediler. Var güçleriyle, dıştaki ve içteki kahpeleriyle, her türlü kalleşliği yaparak ellerinden geleni artlarına koymadılar. Ama dün olduğu gibi bugün de artlarına bakmadan kaçtılar…
O gün de bir ve beraberdik, bugün de…
Yıllarca ezik yaşattılar bizi. Çok şeyden yoksun bıraktılar. Dışarıya, yani düşmana bağımlı ve bağlı yaşattılar. Hep korktuk, hep tırstık, hep “onlar güçlü biz zayıfız, onlar bizi hep yener” kompleksiyle yaşattılar… Ama bugün, kendi silah ve mühimmatımızla, yeniden kazandığımız inancımız ve imanımızla ve bu millete güven ve cesaret veren komutanımızla, dosta güven düşmana korku salan bir kimlik kazandık.
İnandık, bu inançla yola çıktık, O’na sığındık, tevekkül ettik…
Zira biz, zaferden değil seferden sorumluyduk.
Dönmeyi düşünmeden, sırf Allah rızası, sırf vatan savunması için, ailesini ve sevdiklerini geride bırakarak ama gözü de arkada kalmadan cepheye koşan erlerimiz, dün Çanakkale’de, bugün Afrin’de destan yazdılar…
Geride kalanlara “Bizi beklemesinler” derken, Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın rızasının, Hz. Peygamberin komşuluğunun ve Cennet bahçelerinin en güzel köşesinin kendilerini beklediğini bilerek gittiler; dün Çanakkale’ye bugün Afrin’e…
Tek düşünceleri vardı;
Ya şehit olurum ya gazi!
Aman Allah’ım…
Var mı dünyada başka böyle ulvi ve mübarek bir duygu?
Silahları, düşmanları, korkuyu alaşağı eden, boşa çıkaran, dünyaya ait ne varsa hükümsüz kılan bir ruh…
Dün Çanakkale’deydi, bugün Afrin’de…
Onlara gıpta ederek, esas duaya nefsimin ihtiyacı olduğunu bilerek diyorum ki;
Allah tüm şehit ve gazilerimizden, vatan ve millet uğruna, din-i Mübin İslâm yolunda mücadele edenlerden razı olsun, cümlemize Rahmetiyle ve mağfiretiyle muamele etsin.
Allah vatanımızı ve milletimizi her türlü tehlikelerden korusun.