Her karış toprağı buram buram Hz. Musa (as)’ın kokusu tüten Mısır’da, on yıllardır zulüm hüküm sürüyordu.
Zulümle birlikte piramitlerle de ünlenen asırlar öncesi Firavun’un günümüzdeki farklı versiyonu, Nil Nehri’nin mazlum evlatlarını tahakküm altına almış, amansız bir baskı uyguluyordu.
Özellikle İhvan-ı Müslümin gönüldaşlarına, Seyyid Kutup ve Hasan El Benna yoldaşlarına kasvetli ortamlarda işkencenin dik alasını reva görüyordu.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi, Selahaddin’i Eyubi’yi bağrına basanların torunlarını ablukaya almış olan Abraham ve Şalom’ların safında yer alarak, azgınlığını sınır dışına bile taşırmıştı.
Afrika ve Arap âleminin gözdesi, arkeolojik kalıntıların yatağı, yatırların zarafetli mekânı olan Mısır’da, sanki ömrü boyunca hüküm sürecekmiş gibi kendince hesap yapmıştı.
Meğer bilmezmiş kendisinin bir hesabı varsa, Allah’ı Zülcelâl’ın da farklı bir hesabı var.
Mübarek olmayan Hüsnü Firavunu, Allah’ın hesabını idrak edemeyecek kadar yanılgıya düşmüş olmalı ki, bugün acınacak duruma düşmüş.
“Çekme mazlumun ahını, çıkar aheste aheste” mealindeki veciz söz, kuşkusuz bu gibi durumlara atfen söylenmiştir.
Vakti zamanda, hâşâ Allah’lık taslayan Firavun da Nil’in sevgilisi konumundaki malum bölgede, Hz. Musa ve yandaşlarına karşı acımasız bir mücadeleye girmişti.
Ama sonunda Kızıldeniz’in mavi suları Firavun ve yandaşlarını gark etmiş, Hz. Musa ve beraberindekilere ise yol verip, seyrüseferlerini taçlandırmıştı.
Son günlerde aynı bölgede vukuu bulan olumsuz manzarayı tahlil ettiğimizde; Firavun ile Hz. Musa arasında cereyan eden mücadelenin yeniden tezahür ettiğine şahit olmaktayız.
Hz. Musa’nın milyonlarca yandaşları olan Nil’in mazlum evlatları, çağın Firavun’u konumundaki Hüsnü diktatörüne karşı günlerce intifadada bulundular…
Tahrir Meydanı’nı haftalarca adeta inlettiler: “Özgürlük, demokrasi, refah istiyoruz.” “Diktatoryal rejimin yıkılmasını, Hüsnü’nün ülkeyi terk etmesini istiyoruz” dediler.
Sergilenen asil duruşun neticesinde, hele şükür ki Hüsnü zalimi pes etti! Nil’in asil evlatları, piramitlerin diktatör çocuğunu alt etti.
Hâsıl olan durumdan ötürü haliyle emperyal odaklar da telaşa düşmüş, fakat “korkunun ecele faydası yok” artık…
Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…
Bilal KARADAĞ
[email protected]