Adıyaman Demokrasi Parkı'nda 'Soykırımı Durdurun' gösterisi ve basın açıklaması gerçekleştirildi. Topluluk adına bir basın açıklaması yapan İHH Adıyaman Şube Başkanı Mücahit Tekin, Gazze'de açlıktan ölümlerin yaşandığına vurgu yaptı. Tekin, küresel oyun kurucularının çaresizlikten istifade ettiğini ve Müslümanların sessiz kalmaması gerektiğini belirtti. Ayrıca, Müslümanlar için Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın sıradan bir toprak parçası olmadığını, bu davaya duyarlılık göstermenin bir inanç ve iman göstergesi olduğunu ifade etti.
Tekin, İslam ümmetinin izzetini ve namusunu korumak adına direniş hareketinin yanında olduklarını belirterek, işgalci İsrail'in uyguladığı savaş suçlarına karşı durulması gerektiğini vurguladı. Filistin'deki zulmü anlatan Tekin, Gazze'de yaşanan insani krize dikkat çekerek uluslararası toplumu işgalci İsrail'e karşı adım atmaya çağırdı.
Ayrıca, Mısır Hükümeti'nin Gazze'ye yardım malzemelerinin geçişine izin vermesi gerektiğini belirten Tekin, acil ateşkes çağrısında bulundu ve uluslararası kuruluşların, sivil toplumun ve devletlerin işgalci İsrail'in zulümlerine karşı harekete geçmesi gerektiğini söyledi.
Programın sonunda, Şehitler ve Filistinli kardeşler için dua edileceğini belirten Tekin, katılımcılara teşekkür ederek basın açıklamasını tamamladı.
Adıyaman İHH Başkanı Mücahit Tekin'in açıklaması şu şekilde:
"Filistin davasını yüreğinde bir kurşun yarası gibi taşıyan kıymetli katılımcılar,
Gazze kadınlarının acısını kendi acısı bilen değerli hanımlar,
Daha hayatın ne demek olduğunu anlayamadan, bombaların, yıkımların, ölümlerin soğuk nefesiyle karşılaşan çocukların acısını paylaşan sevgili çocuklar!
Gazze’de artık açlıktan ölümler gerçekleşmektedir. İnanabiliyor musunuz değerli dostlar. 21. Yy da, bu kadar gelişmişlikten, uzay çağından, bilgi toplumundan bahsedilen bir dönemde tüm dünyanın gözü önünde katil İsrail küçücük çocukların açlıktan ölümüne sebebiyet vermektedir. Mısır Refah kapısında biriken gıda tırları bir milim ilerletilemiyor. Açlıkla, sefaletle mücadele eden onurlu Gazze halkı teker teker şehadete ulaşıyor.
Şimdi soruyorum; bu hangi vicdana sığar?
Açlıkla ölüme hangi yürek göz yumabilir?
Durum artık tahammül sınırlarımızı aşmıştır. Eli kolu bağlı oturmak yüreğimizi dağlamaktadır. Kurulan katil düzene itiraz etmek, haykırmak yetmemektedir. Rahmetli Erbakan hocamızın dediği gibi; Görevi layıkıyla yapmak başka şeydir, bir şey yapıyormuş gibi lafla geçiştirmek başka şeydir. Laf yetmez! Hareket, aksiyon ve çözüm gerekir. Bakın değerli kardeşlerim Küresel oyun kurucuları çaresizliğimizden istifade etmektedir.
Bugün burada, sesimizin çıktığı kadar haykırmak, bu kadim davanın bir neferi olduğumuzu belirtmek, yarınlarımızın inşasına bu duruşumuzun mührünü vurmak için toplandık.
Programımızın Müslümanların ve dünyadaki tüm insanların üç ayı aşkın bir süredir hüzün ve utanç içinde şahid olduğu çocuk katliamını durdurmasına Gazze’de yitirdiğimiz izzeti yeniden bulmamıza vesile olmasını Rabbimizden niyaz ediyorum.
Biz Müslümanlar için Kudüs ve Mescid-i Aksa sıradan bir toprak parçası değildir. Kudüs ve Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi, Peygamber Efendimizin miraca çıkarken uğradığı ilk yer, tevhit akidesinin ilk merkezlerinden biridir. Bu yüzden Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa davası bir inanç ve iman davasıdır. Biz Müslümanlar için Mekke, Medine, Kâbe ve Mescid-i Nebevi ne kadar kutsalsa aynı şekilde Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa’da o kadar kutsaldır.
Bugün Filistin’de Kudüs’te ve Mescid-i Aksa’da Müslümanların inancı ve kutsalları siyonist işgalcilerin postallarıyla çiğnenmektedir. Bu kutsallarımıza sahip çıkmak namaz kılmak, oruç tutmak kadar ehemmiyetli bir ibadettir. Kudüs ve Mescid-i Aksa, ümmetin izzeti ve namusudur. Ümmetin izzetini ve namusunu muhafaza eden direniş hareketinin yanındayız.
Siyonist işgal rejiminin yapmış olduğu savaş suçlarının haddi hesabı yoktur. Bugün zalimin safında yer alıp, birkaç dünyalık menfaat elde etmektense, mazlumun safında yer alıp kahramanca ve izzetlice dik durmayı bir şeref olarak kabul ediyoruz. Şunu unutmayalım ki; siyonistlerin 'büyük israil projesi' vardır. Büyük israil projesine göre, Nil ile Fırat arasındaki tüm toprakları işgal etme gibi bir hayal dünyaları var. Bu hayallerin içerisinde ülkemizi de işgal etme planları olduğunu biliyoruz. Bu hayal dünyalarını başlarına yıkan Aksa Tufanı hareketine ve kahraman mücahitlere çok şey borçluyuz.
İnsanlık, tarih boyunca gördüğü en büyük zulümlerden birine şahitlik ediyor. Apartheid rejimi işgalci İsrail; kadın, çocuk, yaşlı ve sivil ayırt etmeksizin Gazze’de soykırım suçu işliyor. Yaşanan bu işgal ve soykırım, vicdan sahibi yürekleri kanatıyor, başta bölgemiz ve Ortadoğu olmak üzere tüm dünyanın huzuruna kast ediyor.
1948 yılında başlayan İsrail terörü, üzerinden yaklaşık 80 yıl geçmesine rağmen her geçen gün şiddetini artırarak devam ediyor. Son bilgilere göre Filistin’de, 10 binden fazlası çocuk, 7 binden fazlası ise kadın olmak üzere toplamda 23 bini aşkın insan hayatını kaybetti. 60 binden fazla kişi yaralanırken, 8 bin kişi ise kayıp… Hiroşima’ya atılan atom bombasından daha fazlası kardeşlerimizin başına yağdırıldı.
İşgalci İsrail’in saldırıları sebebiyle ayrıca, 69 bini tamamen yıkılmış olmak üzere, 359 bin ev zarar gördü. 2 milyon sivil ise saldırlar sonucu Gazze içerisinden zorla göç ettirildi. Mesleklerini icra eden, yaşanan soykırımı haberleriyle dünyaya anlatan 112 gazeteci de, siyonist işgalcilerin saldırıları sonucu hayatını kaybetti.
Gazze’de şu anda on binlerce insan, yeterli gıdaya ve suya ulaşamıyor. Evet, ne yazık ki on binlerce insan 2024 yılında dünyanın gözleri önünde açlık ve susuzluk sebebiyle ölüm karşı karşıya kalmış durumda. Bütün bu vahşete, katliama, zorluklara rağmen sivil veya asker hiçbir Gazzeli geri adım atmayarak, Allah’tan gayrısına sığınmayarak, yeryüzünün en şerefli topluluğu olduklarını tüm dünyaya ispat ettiler!
Gazze’de insani krizin en ciddi boyutlarda yaşandığı alanlardan biri de sağlık hizmetleri. Saldırılarında hiçbir sınır gözetmeyen İsrail, 7 Ekim’den bu yana yoğun bir şekilde hastaneleri, ambulansları ve sağlık çalışanlarını hedef alıyor. Bugüne kadar 150’ye yakın sağlık merkezi ve hastanenin yanı sıra yaralıları taşıyan 100’den fazla ambulans işgalcilerin saldırısına uğradı. Bugüne kadar çok sayıda yaralı ve hasta, sağlık hizmetlerinin yetersizliği sebebiyle tedavi göremedi ve hayatlarını kaybetti.
Bir yanda bunlar yaşanırken, diğer yanda Yemen ve Güney Afrika hariç başta islam ülkeleri olmak üzere tüm dünya ülkeleri üç maymunu oynuyor ve yaşanan soykırımı büyük bir acziyet içinde izlemeye devam etti, ediyor! 2 milyonu aşkın Gazzeli için tek bir somut adım ne batı ne doğu dünyasından atılabilmiş değil!
7 Ekim’den bugüne, bir avuç inanmış mücahid, canlarını hiçe sayarak, kısıtlı imkanlarla Ortadoğu’nun habis kanserine kök söktürmekte, işgalci İsrail’i Gazzeye adım attığı güne pişman etmektedir.
Bir tarafta dünyanın en gelişmiş teçhizatları içerisinde dünyanın en korkak askerleri, vahşi işgalciler; karşılarında ise yalınayak cepheye koşan, cansiperane bir mücadele sergileyerek, her gün yeni bir müjde ile gönüllerimize su serpen İzzeddin Kassam’ın onurlu evlatları! Gece gündüz demeden işgale, vahşete ve katliamlara karşı çelikten imanlarıyla direnen bir halkın en güzide evlatları! İslam milletinin onurunu ayaklar altından çekip kaldıran yiğitler! Şehadete fevç fevç koşan hamiyetperver mücahidler!
Asırlar önce bu toprakları vatan kılan dedelerimizin, küffara karşı gösterdiği azmin, fedakarlığın bir benzerini bugün Gazze’de görüyoruz! Allah’tan başka hiçbir güce perva etmeyen bu yiğitlerin, çok yakında apaçık bir zaferi islam ümmetine hediye edeceklerine dair olan inancımız tamdır. Düşmanın işlediği suçların karşılığını bulacağı günler, şehid, şehid büyüyen zafere uyanacağımız sabahlar çok yakındır!
En önemli konulardan biri de Mısır Hükümeti’nin Gazze’de ihtiyaç duyulan yardım malzemelerinin şehre girebilmesi için Refah Sınır Kapısı’nı bir an önce tamamen açması gerekiyor. Refah Sınır Kapısı’ndan insani yardımların geçişine izin verilmemesi Gazze’de yaşanan acıların daha da artmasına sebep oluyor.
Buradan bir kere daha acil ateşkes çağrımızı yineliyoruz.
Vicdan sahibi tüm insanlara sesleniyoruz. Dünyanın gözleri önünde gerçekleşen bu soykırım karşısında herkesin üzerine sorumluluklar düşüyor. Herkes yaşanan bu büyük soykırıma karşı harekete geçmeli. Uluslararası kuruluşlar, sivil toplum ve devletler, işgalci İsrail’in zulümlerinin önüne geçmek için atılması gereken adımları acil bir şekilde atmalı. Bir an önce İsrail saldırıları durdurulmalı ve acilen ateşkes sağlanmalıdır. Filistin’de on yıllardır zulmeden işgalci İsrail’e karşı gereken yaptırımlar derhal uygulanmalıdır.
Bütün İslam ülkeleri ve halklar bir araya gelip tepkisini ortaya koymalıdır.
İsrail, hukuksuz işgal hareketi ve katlettiği insanlar için uluslararası hukuk önünde hesap vermelidir. Değerli basın mensupları ve Filistin davasını imani bir mesele olarak gören kıymetli kardeşlerim, basın açıklamamız burada sona ermiştir. Programımız hocamızın Şehitlerimiz ve Filistinli kardeşlerimiz için yapacağı dua ile sona erecektir. Katılımlarınızdan dolayı hepinize çok teşekkür ediyorum. Rabbim cümlemizden razı olsun inşallah."
Kaynak : PHA