Aslında ülke olarak başkanlık sistemini tartıştığımız yok, hem de hiç. Bizim tartıştığımız, kuru bir inattan öteye bir şey değildir; seni başkan yaptırmayacağız ve seni başkan yaptıracağız…
Ülkemizde birçok şeyde olduğu gibi, başkanlık sisteminde de tartışmanın ana ekseninde, tartışma konusu yok, içerik yok, ne getireceği, ne götüreceği yok. Olan “yaptırırım” veya “yaptırmam”…
Biz bu filmi aslında çok gördük.
Merhum Adnan Menderes’ten bu yana “statüko” diye ülkenin bütün damarlarına işleyen anlayışa ters düşen her şeyi bize “yaptırmama” üzerine çabaladılar.
İlk olarak Merhum Adnan Menderes’i ipe götürerek, ona başbakanlık ve sonrasında gelebilecek cumhurbaşkanlığı yaptırmadılar…
Ali Fuat Başgil hoca, bir sonraki adımdı…
Türkiye’de sivil cumhurbaşkanı olmayacağına inananlar, hele hele bir de “inançlı” bir insanın Çankaya köşküne geçmesini düşünemeyenler, onu cumhurbaşkanı yaptırmadı. Bunu da öyle alçakça yaptılar ki, bu konuyu bilmeyenlerin okumasını tavsiye ederim…
Darbenin o karanlık döneminden sonra ülkeyi ve milleti aydınlığa çıkaran merhum Turgut Özal’a da cumhurbaşkanlığı yaptırmadılar.
Merhum Necmettin Erbakan’a başbakanlık yaptırmadılar.
Elbette o zaman güç ellerindeydi ve dilediğine, dilediği görevi veriyor, dilediğini de çeşitli ayak oyunlarıyla alaşağı ediyor veya öte dünyaya yolluyorlardı, bir yolunu bulmak zor değildi onlar için…
Doğrusu onların hesabında, AK Partinin veya “İslami” kimlikli bir siyasi partinin iktidara gelip, 14 yıl boyunca iktidarda kalması yoktu. Bu, onların planının hiçbir yerine uymuyor, tahayyül dahi edemiyorlardı.
Ama oldu…
AK Partinin bütün çabasına, yaptığı hizmetlere, getirdiği yeniliklere, sağladığı imkân ve genişlettiği özgürlük alanlarına rağmen, “statüko”nun çarklarıyla oynaması, onların işine gelmiyordu.
Asıl gelmeyense, zihniyet olarak iktidarda kalmalarının artık mümkün olmamasıydı.
Başkanlık sistemine de bu nedenle karşılar.
Başkanlık sisteminin şekline, şemaline değil, “kendileri iktidar olamayacağı” için karşılar.
Çünkü tartışmanın hiçbir yerinde, başkanlığın kötü olduğunu, dünyada uygulanmadığını, mevcuttan bizi daha geri götüreceğine dair tek bir görüş yok.
Sadece kendileri başkan olamayacak olası yetiyor.
Kendileri olmayacaksa, başkası da olmamalı. Hele hele bu, ezeli rakipleri Recep Tayyip Erdoğan hiç olmamalı.
Bu anlayışla, getirilmek istenen bir sistemin, yapının veya adı ne olursa olsun rejimin değişikliğine sıcak bakmaları mümkün değil.
Eğer bir halk oylaması yapılsa ve ona bir madde eklense “ilk başkan Kemal Kılıçdaroğlu olacak” dense, hararetle savunuculuğuna soyunacaklarına kuşku duymuyorum.
Bu isim, başka muhalefet parti lideri için de geçerli.
Veya Ahmet Necdet Sezer gibi bir isim için de geçerlidir.
Sorunun esas kaynağı, başkanlık sistemi geldiğinde, Recep Tayyip Erdoğan’ın başkan olacak olmasıdır.
Bu, onların bütün hesaplarını altüst ediyor.
Bunun için halkın başkanlık sistemini tartışmasını bile istemiyorlar.
Başkanlık sistemi tartışılsa, halk bunun iyi veya kötü bir şey olduğunu anlayıp, ona göre karar verecek ve asıl farkına varacağı ise “biz olamıyoruz diye karşı çıkıyoruz” yaklaşımının farkına varacaklar.
Bunun için kinle, öfkeyle, nefretle ve ne dedikleri anlaşılmayacak şekilde, tam bir kuru inatla “seni başkan yaptırmayacağız” diyorlar, yaptırma makamında olmadıklarını bile bile…
Diğer tarafta da durum farklı değil.
Onlar “seni başkan yaptırmayacağız” kuru inadına tutuldularsa, diğer tarafta da “seni başkan yapacağız” kuru inadı hakim olmaya başladı.
Oysa başkanlık sistemi, Recep Tayyip Erdoğan’a göre dizayn edilen ve dünyada ilk kez uygulanacak bir sistemin tam adı değil.
Bugün o olur, yarın başkası.
Belki bugün o bile olmayabilir.
Ama sisteme geçmemiz halinde, ülkenin geleceğinin tümden değişeceği, birilerinin veya bazı kurumların keyfi tutumlarının ilelebet önleneceğini kimse anlatmıyor.
Parlamenter sistemin tıkanıklığından kimse bahsetmiyor.
1 Haziran’da ülkenin ne kadar zorluklarla karşılaştığını ve üç ay sonra yeniden seçime gitmek zorunda kaldığından da haberi yok.
Ülkenin koalisyonlarla yönetilmeye çalışıldığı zaman, neler kaybettiğimizden de kimsenin haberi yok.
Elbette haberleri var ama sanki bütün millet bu yaşananları bilmiyormuş gibi davranıyorlar ve asıl söylemek istedikleri olan; “Biz başkan olamayacağız, ondan karşıyız” sözünü yüreklice söyleyememeleridir.
Kuru inat, sadece bir tarafta olsa aşılacak da, her iki tarafın kuru inat üzerine siyaset yapması, başkanlık sisteminin tıkanmasının baş sorumlusudur.
Tweetimden Seçmeler
Fikri biten, düşünce üretemeyen, halka kendisini sevdiremeyen, hatta iğrendirenler, sokaklardan, silahtan, kavgadan, kargaşadan medet umar.