Yaş otuz beş yolun yarısı diyor şair, uyarmış otuz beşten öncekileri ya sınırda olanlar ya geçenler ne yapmalı? Onlarda derdine yansın, yani bende derdime yanayım. Her yaşın ayrı bir güzelliği var, yalanıyla kendimi kandırabilir miyim? Sanırım kandırdım, bende ki beni. Yarınlar umut olur belki derken, ağlamakla doldu şiirimin sevinç yeri. Kadehleri kırdım, kandırdım kendimi. Yıllarca bir huzur aradı, sızlayan inleyen bedenim. Ne huzuru verecek, ne sızılar dindirecek bir sevdalı bulabildim. Matematiğim zayıftı hayat boyu, problem üstüne problem geldi. Her günüm sorun, tüm sözler hançer, yıpratmaz mı limansız gemiyi? Yaşımdandır belki bir dinginlik istiyor ruhum. Kaybetmekten artık yok benim korkum.
Bazıları kendisi için yaşar dedim, bazıları çevresi. Ben ne kendimi yaşaya bildim, ne kendime faydam. Ettim kendimi deymeyeceklere kurban. Ruh hep genç kalır yaşlanmaz derler. Neden ben yoruldum peki? Sorunlar yaşlandırmaz mı ruhu? Çilekeş hane çocuğuyum ondandır belki. Ama artık problem istemiyorum. Yoruldum, yoruldum be güzelim. İşte ben hep bu demlerde yâri özlerim. Ben dolarım, gökyüzü ağlar. Yaralarım gün geçtikçe sızılar. Acım dinmez bir yara, sen artık gelsen ne fayda. Artık ne verecekse bu hayat bana, dertten, sevgiden yana hiç değeri yok, zaten ahu zardayım. Gözler görmek istediklerini, kulaklar duymak istediklerini duydu. Benim çırpınan bedenimin onlar için zaten hiç değeri yoktu. Yalvarışlar ve yakarışların hesabına girmedim. Dedim ya zaten sayılarla ezelden aram yoktu. Yine fazla bulurdum, onlar eksiltirdi. Bu uğraş beyhude çırpınışların ne ilki ne sonu olurdu. Bu aralar kendime şunu söylüyorum: Sen kendi haklılığın göstermek için karşının kötü yanlarını gösterme uğraşı içerisine girme. İsbat; sadece o kişinin yanlış yaptığını gösterir. Senin doğru olduğunu göstermez. Sen kendi doğrularından bahset. İnsanlar senin doğrularınla seni tanısınlar. Velhasıl kelam ben alacağımı aldım. Allah yar ve yardımcınız olsun. Esen kalın… |