Gölbaşı Devlet Hastanesi’nde 'Gebe Okulu' eğitimi: Anne ve baba adaylarına ücretsiz destek Gölbaşı Devlet Hastanesi’nde 'Gebe Okulu' eğitimi: Anne ve baba adaylarına ücretsiz destek

"Adıyaman genelinde değerli ürünler projelerle destekleniyor"
Kırsal kalkınma projeleri ve Adıyaman’da tarım alanında ne gibi faaliyetlerin bulunduğuyla ilgili değerlendirmede bulunan Ziraat Mühendisi Gizem Bilgili,"Alt yapı projelerinden tarım maliyetlerinden başlıyor, ekonomik yatırımlar dediğimiz büyük entegre tesisler yedi milyon projelere kadar gidiyor. Yatırımcılara göre bizde üreticilere şunu öneriyoruz, ekonomik durumlarına, ihtiyaçlarına ve şartlarına göre mesela ekonomik yatırım şartlarına göre serada en az üç dönüm hibe var. Yani siz yedi milyonluk proje oluşturuyorsunuz, bunun yüzde ellisi KDV hariç Tarım Bakanlığı iş bitiminde hibe ediyor. Bunlarla alakalı Adıyaman’da çok fazla badem işletme tesisleri var. Kâhta’da jeotermal enerjili domates seraları var. Çelik silolar, tahıl depoları soğuk hava depoları ve büyük işletme tesisleri var.  Çelikhan’da tütün Kooperatifi'n tütün işletme tesisi var. Kâhta’da yine tütün kooperatiflerinin tütün işleme tesisleri var. Bölgesel olarak ilçe bazında bütün yatırımcıların da projelere yönelimi var. Biz de bunların danışmanlığını yapıyoruz. Tarım bakanlığının her yıl aralık ayında yayımladığı tebliği yatırım ve üreticilere duyuruyoruz. Adıyaman ve ilçelerimizde en büyük problemin şu olduğunu düşünüyorum. Badem işletme tesisleri var ama biz katma değer ikinci ürüne geçemiyoruz. Yani badem tesise giriyor kavrulup tuzlu ve bademli şekilde çıkıp paketlenip satışa sunuluyor bu katma değerli fazla olmaya başladı. Adıyaman merkezde Kâhta’da ve Besni’de de var aynı şekilde. Mesela şu olabilir badem diğer işletme tesislerinde işletilip, imalat tesisinde işlenip badem şekeri üretebilecek başka bir tesisine üretim alanı istihdam açar.  Gölbaşı Trabzon hurması, Çelikhan tütünle, Besni karma bademde yoğunlaşmaya başladı ürünleriyle ünlü ilçelerin ekonomik durumunu belirleyen ürünlerden bahsediyoruz. Arpa, buğday, pamuk onun dışında bağlar var. Kâhta’da badem noktasında ileri bir noktaya taşındı ve Adıyaman’da piyasasını oluşturdu. Adıyaman merkez karma ağaçlar çoğaldı. Her ilçenin bölgenin kendisine özgü ürünleri var ama bunlarla sınırlı kalınmaması gerektiğini düşünüyorum. Farklı ürünler hayvancılık noktasında da farklı projelere ihtiyaç olduğunu düşünüyorum" şeklinde konuştu.
"İl ve İlçelerimizin ekonomik düzeyini nasıl ileri taşıyabiliriz peşindeyiz"
Bilgili, "Tarım mükemmeliyetçilik projesi adı altında ipek yolu kalkınma ajansının desteği ile yapılacak olan güzel bir projedir. Her ilçeye uyum sağlayabilecek bütün ürünlerin toplandığı yer haline gelebilecek. Kamu kontrolünde de olduğu için daha sürdürülebilir olacak. Çalışmalarına başladılar kısa sürede bitecektir. 2020 yılında fizibilite çalışması yapılmıştı. Kamuya geçmesi güzel tecrübeli kişiler işletecek. İlçelerin merkezin ürünleri daha kontrollü orada işletilecek. Pazar alanı da kamu kurumu vasıtasıyla daha büyük pazarlara ulaşabilir. İlerleyen dönemlerde kooperatiflere de devredilebilir ya da hissedar olabilir. En azından rol model olacak soğuk hava deposu serasıyla. İçerisine eğitim de dâhil edilirse daha iyi olur. Ürünün değerini belirleyen ürünün duyulması için de kamunun, üreticinin özel sektörün koordineli çalışmasıyla festivaller yarışmalar gibi etkinlikler düzenlenebilir. İl Tarım Müdürlüğümüz, özel sektör sivil toplum kuruluşları Adıyaman nezdinde üreticilerle birlikte hem hayvancılıkta hem bitkisel üretimde biz ilimizin ilçemizin ekonomik düzeyini nasıl ileriye taşıyabiliriz peşindeyiz çözüm bulmak için biz de varız diyoruz. Bütün üreticilere de iyi bereketli yıl diliyorum" diye konuştu.  
 "Bitkiler için dört kural; doğru zaman, doğru doz, doğru uygulama ve doğru yer"
Fazla gübrenin bitkiye iyi geleceğiyle ilgili bir durumun olmadığını söyleyen Ziraat Mühendisi Gizem Bilgili,"İnsan yapısı olarak da canlı dediğimiz varlığız, bitki hayvan da canlı bunların beslenme koşulları hastalandığında doğru zamanda önlem alınması. Nasıl ki toplum olarak hastalandığımızda antibiyotiği fazla kullanıyorsak bitkiler için de aynı şey kullanılıyor. Uzmanlık alanım bitki besleme olduğu için şunun kanısındayız; dört d kuralımız var, doğru zaman, doğru doz, doğru uygulama ve doğru yer. Bu dördünü uyguladığımız zaman herhangi bir sıkıntı olmuyor. Bu bütün bitkiler de ilaçlanma dönemleri belli, spesifik bazı bitkilerde farklı ilaçlama dönemleri olabiliyor. Ama genel sorunlarda o şekilde Adıyaman olarak yaşadığımız arpada buğdayda pamukta da yaşadığımız hastalık zararları başka illerde de yaşıyoruz. O yüzden bunları doğru olarak uygulamalıyız. Bitki beslemede de çok fazla gübre uygulaması iyi gelecek diye bir şey yok. Bitkinin ihtiyacı olan besin elementleri yaparak, gövde, meyve, dal, iletim demetleri ve suyu daha iyi alabilmesi için tetikleyici makro mikro besin elementleri var. Bunları alınca hiçbir sıkıntı yaşamazlar" ifadelerini kullandı.
"Çevresel ilaçlama popülasyonu durdurmaz ama minimum seviyede de tutabilir"
Bitkilere zarar verecek şeylerin popülasyonunun bitkinin bulunduğu ortam ve koşula göre değişebileceğinin de altını çizen Bilgili, "Bir zararlının popülasyonun artması o bölgenin iklimine, rakımına, göle olan uzaklığına bağlı zaten nemin, sıcaklığın yüksek olması mevsimin tam döneminde yaşamamızın nedeni bu zararları iki üç kat arttırıyor. Bunun önüne sadece zararlıları toplayarak geçemeyiz, düzenli olarak korumak gerekiyor. Çevresel ilaçlama popülasyonu durdurmaz ama minimum seviyede de tutabilir. Meyve ağaçlarının hastalıklı yapraklarında ağacın taç iz düşümü dediğimiz tam ağacın bulunduğu hizada yere düşüyor. O toprağın temizlenmesi gerekiyor. Hastalıklı bitkilerden arınması gerekiyor. Bizim gayet hijyenik bir şekilde hem kişisel hem de bitkinin bulaşıklık oluşturmaması için ilaçlama uygulamamız gerekiyor. Kimyasalda da gübrede de aynı şekilde bulaşıklık oranının artması demek diğer bahçelerin o bahçeden doğan popülasyonlara zarar değişiklikleriyle mevcut durumdan daha çok zarar oluşturmasına sebep oluyor" diyerek bitkiler için hijyenik bir biçimde ilaçlama yapılması gerektiğini söyledi.
"Tarım Bakanlığı’nın 100 bin TL değerinde proje bütçesi var"
Ülkemizde uygulanmakta olan kalkınma planlarına da değinen Bilgili,"Beş yıllık kalkınma planı kapsamında her ülkenin kırsal alanda insanların kente doğru göçmesini engellemek için örgüt, kurum veya derneklerin hazırladığı kalkınma planları var. Biz de kendimiz için oluşturuyoruz. Bir iki yıllık kalkınma planları içerisinde hedeflerimiz var; neyi nereden alabiliriz,  nasıl ulaşabiliriz diye yapıyoruz. Bizim ülkemizde de 2020’den 2025’e kadar olan kalkınma planı var. 2019 yılında başladı bu plan. Ülkemizde kırsal alanlardaki itici güçlerin etkisini azaltmak amaçlı kırsal alanda eğitimin, istihdamın, ekonominin, alternatif ürünlerinin, turizmin ve insan topluluğun artması bunlara avantaj olması için planlar kapsamında kırsal coğrafya projeleri ortaya çıkıyor. Bunların içerisnde tarım bakanlığı diyor ki; kırsalda yaşıyorsunuz şartlarınız neye uygun. Örnek veriyorum ben hayvancılıkla uğraşıyorum, diğeri tarım diğerleri kadınlar tıbbi aromatik bitki kekik nane dediğimiz gibi hibe ve destek veriyor. Kimin neye ihtiyacı varsa hangi koşulları özellikleri içerisinde barındırıyorsa yatırım ve ekonomik gücüne göre de farklı kategorilerdeki projeler var. Sadece kırsal kalkınma projeleri değil, uzman eller projeleri, üniversite mezunu tarım, orman, hayvancılık, su ürünleri önlisans ve lisans mezunlarına da Tarım Bakanlığı’nın 100 bin TL değerinde proje bütçesi var. Kişilerin isteklerine şartlarına göre değişkenlik gösteriyor"koşul ve talebe göre destek sağlanıyor dedi.
 

Kaynak: rss