Bilindiği üzere, geride bırakmış olduğumuz kış aylarında Erzurum’da oldukça önemli bir olimpiyat gerçekleşti.
Şehirde düzenlenmiş olan “Universiade 2011 25. Dünya Üniversiteler Kış Oyunları” münasebetiyle, Erzurum bu yıl çok sayıda yerli ve yabancı turisti ağırladı.
Olimpiyatların gerçekleştiği “Kiremitlik Tepe” bölgesinde; birisi 95, diğeri
125 metrelik kulenin en tepe noktasına kadar çıkarak, bir yandan sıcak çaylarımızı yudumlarken, diğer yandan görkemli güzelliğiyle görenleri büyüleyen “Dadaşlar Diyarı’na kuş bakışı bakarak, tabiri caiz ise unutulmaz dakikalar geçirdik…
Yine bilindiği üzere, Osmanlının çöküşüyle birlikte Erzurum, Rus işgaline uğramıştı. İşgal sırasında Nene Hatun’un Moskoflara karşı nasıl mücadele ettiğini az-çok tarihten anlayan herkes bilir.
O destansı mücadelenin verildiği yer; bugün milli park olarak dizayn edilmiş ve vatandaşların uğrak mekânı durumunda…
Erzurum’a gelmişken, tarihin önemli gelişmelerine tanıklık eden bu parka uğramamak olmazdı elbet.
Parka vardığımızda, Erzurum’un kurtuluşunu simgeleyen Nene Hatun’un o muhteşem figürüyle kapı girişinde karşılaşmış olduk. Kitabesinde şu bilgiler yer alıyordu:
“Osmanlı-Rus harbinde Aziziye Tabya’da genç kız iken Rus askerleriyle göğüs göğse çarpışarak Türk kadınının savaşçılık ruh ve asaletini dünyaya tanıtan kahraman Türk anası Nene Hatun’un vefatı; 22 Mayıs
Tarihin her zerresini bağrının en kutsal ve derinliklerinde taşıyan “Nene Hatun Milli Parkı”nın hemen yanı başında bir de şehitlik vardı.
Bu şehitliğin adı; “Karskapı Şehitliği.” Oldukça büyük olan bu şehitliğin tamamında şehitler yatıyor.
Ayrıca şehitliğin girişinde Selçuklu mimarisinden olan gümüşlük kümbet ziyaretçilerin farklı bir ilgi odağı…
Kısacası Erzurum kent merkezinde gerçekleştirmiş olduğumuz gezi esnasında anladığımız şuydu: Kentin her tarafı buram buram tarih kokuyor. Dört biryanı türbelerle, şehitliklerle, kümbetlerle ve ziyaretgâhlarla dolu…
Keza şehrin göbeğinde 45 bin öğrencisi bulunan bir “Atatürk Üniversitesi” kampusu mevcut.
Oldukça eski ve kalabalık bir kapasiteye sahip olan üniversitenin girişinde; Erzurum’u simgeleyen çift başlı kartal asla dikkatlerden kaçmıyor.
O kartalların figürünü görüp dakikalarca bakmamak elde değil, çünkü haşmetli görünümüyle dikkat çekici bir özelliği var...
Ayrıca mevcut üniversiteyle yetinilmemiş olacak ki, kentte “Erzurum Teknik Üniversitesi” adında yeni bir üniversite daha bu yıl kurulmuş.
Bunca öğrencinin bulunmuş olduğu bir kente, herhalde “üniversiteler kenti” ismini yakıştırmak en doğrusu olur.
Ancak, doğunun sınır taşı olan bu güzel memlekette; her nedense sanayi adına hiçbir şeyin olmaması, keza hayvancılığa elverişli bir coğrafyaya sahip olmasına rağmen hayvancılığın yapılmaması dikkatimizden kaçmadı.
Kentin en önemli gelir kaynağı; tabiri caiz ise, bacasız fabrika konumunda olan Atatürk Üniversitesi…
Hülasa, “Dadaşlar Diyarı” Erzurum gezimiz kısa da olsa çok verimli ve güzel geçti. Önemli bilgiler edinmiş olduk.
Kentin tarihi ve manevi atmosferinin eşsiz güzellikleriyle beynimize format atarken, yörenin meşhur yemeklerinden “Cağ Kebabı” ile “Kadayıf Dolması”nı tadarak, Erzurum gezimizi nihayete erdirmiş olduk.
Son olarak diyeceğim o ki; Erzurum yahşi güzel!
Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…
Bilal KARADAĞ