Birinci dünya harbi sona ermiş, dünyanın üç kıtasına yayılmış olan o muhteşem “Devlet-i Aliye” yerle yeksan olmuş, başta İstanbul olmak üzere Anadolu’nun birçok kenti düşman istilasına uğramış.
İngilizlerin kuşatmış olduğu Sultan Vahdettin kımıldayacak durumda değil, keferelerin gözetiminde per perişan durumda kalakalmış.
Savaşta sağ kalan Anadolu insanı ise yenilgiye uğramanın psikolojisi ile ve de uzun süre yedi düvel ile çarpışmanın neticesinde yorgun düşmüş, dolayısıyla herkes kendi köşesine çekilmiş.
Anadolu’nun işgal edilmiş olmasına rağmen kimsenin düşmana karşı koyacak mecali kalmamıştı.
Tamda bu sırada Mustafa Kemal Anadolu’ya çıkarak, milletin önüne şu argümanları koyuyor:
“Altı yüz küsur yıl dünya sahnesinde ayakta duran Osmanlı yok artık, şu an Anadolu düşman tarafından işgal edilmiş.
Böyle devam ederse kutsal kitabımız Yunanlılar tarafından imha edilecek, inancımız türlü hakarete maruz kalacak ve ezan susturulacak.”
Tarih boyunca inancından asla taviz vermeyen, İslam uğruna nice savaşlara katılan bu yüce milletin ecdadı yorgunluğuna aldırış etmeden yeniden dirilmiş ve Mustafa Kemal’in arkasından yürüyerek destanlar yazmıştı!..
Hatta cumhuriyetin kuruluşundan itibaren tek parti döneminde ezan aslından uzak Türkçe okutulurken de, nice insanlar ezan uğruna darağacına gitmeyi göze almıştı.
Eski başbakanlardan rahmetli Menderes’in girişimleri neticesinde tekrar aslı gibi okunurken, yine bu necip milletin yoğun desteğiyle sağlanmıştı…
Seyid Çavuş’un, Nene Hatun’un, Şehit Kamil’in, Sütçü İmam’ın ve benzer nice insanların kahramanlıklarının nedenini araştırdığımızda da; söz konusu gerçeğin olduğunu rahatlıkla görebilmekteyiz.
Ezan uğruna her türlü fedakârlığı gösteren ecdadın bugünkü torunları da, ezanın susturulmasına tahammül edemeyebilir…
Devletin ilgili kurumları bu önemli hassasiyeti nasıl dengeler bilemiyorum, ancak bildiğim bir şey var ki; laikliğe rağmen imam ve müezzinlerin maaşı her ay takır takır ödeniyorsa, camilerin de enerji bedeli ödenebilir.
“Bu tarihi vesikaları neden mi gündeme getirdim?”
Malum olduğu üzere, borç gerekçesiyle; Adıyaman’ımızın tarihi Ulu Camii’nin elektriği geçtiğimiz günlerde kesildi!!!
Şehir genelinde merkezi ezan sisteminin geçerli olması vesilesiyle, hiçbir camide ezan okunmadı!!!
Evet, belki yetkililer şunu diyebilir; “Elektrik kurumu özelleşti, şu an kurumu biz işletiyoruz ve camiin enerjisini mecburen borcundan ötürü kesmek durumunda kaldık.”
Zira haklı olabilirler, ancak sanmıyorum ki hiçbir gerekçe ezanın susturulmasına mani olabilsin.
Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…