Adıyaman’ın talihsizliği midir yoksa nedir bilinmez ama her platformda melül duruma düşüyor:
Uzun zamandır Malatya ile yaşanan Nemrut polemiği henüz bitmemişken, bu defa da Nemrut Dağı’ndaki heykellerin taşınması gündeme geldi.
Neymiş efendim; “Nemrut lime lime dökülüyor, daha çok yıpranmaması için heykellerin Kâhta’ya taşınması gerekiyor”muş.
Hayda!.. Bu da nereden çıktı?
Koskoca bir Kültür ve Turizm Bakanlığı iki bin beş yüz metre yüksekliğindeki dağın doruğunda asırlardır ihtişamlı bir şekilde meskûn bulunan o heykelleri yerinde koruyamıyorsa, oturup düşünmek lazım.
Kaldı ki sit alanında diye adamlar ikamet etmiş oldukları kendi evine bir çivi dahi çakamıyorken, dünya turizminin gözbebeği olan o muhteşem figürler nasıl yerinden sökülüp farklı adreslere taşınacak?
Farz edelim Kâhta’ya taşındı ve müzede koruma altına alındı. Pekâlâ, bu durumda kaç turist gidip ziyaret edecek?
Malum düşünce halisane olabilir, fakat eyleme dönüştüğü takdirde Adıyaman’ın turizm potansiyeli kesinlikle eriyecektir.
Çünkü tarih olduğu yerde değerlidir. Tıpkı gülün dalında güzel olduğu gibi…
Dalından koparılan gülün er veya geç solmaya mahkûm olduğu gibi, tarihi değerlerin de farklı adreslere taşınmasıyla birlikte kıymet-i harbiyesi kalmaz ve çürümeye terk edilir.
Yıpranmaması bakımından heykellerin daha korunaklı meskenlere taşınması yönünde görüş beyan edenler kendilerince müspet düşünmüş olabilirler.
Zira kapsamlı bir şekilde düşünülürse, bunun pek de mantıklı olduğu söylenemez.
Hem farz edelim ki, o ihtişamlı tarihi dokular Kâhta’ya götürülecek diye yerinden söküldü, peki Kâhta’ya değil de, farklı illere taşınıp müzelerinde sergilenmeyeceği ne malum?
Öyle ya, ilk etapta Kâhta’ya götürülebilir, aradan bir zaman geçtikten sonra daha zengin içerikli müzelere taşınmayacağının garantisini kim verebilir?
Biz “Nemrut’u dünyaya daha çok nasıl tanıtır, Adıyaman’ı ne kadar cazibe merkezi haline getirebiliriz” diye düşünüyorken, bunun için Malatya’nın Nemrut atağına karşı direniyorken, birdenbire gündeme düşen bu habere şaşırdık gayrı.
Nemrut Dağı’nın zirvesinde bulunan tarihi eserlerin yerinde restore edilme imkânı varken, “başka yerde koruyalım” düşüncesi Adıyaman’ın aleyhinedir.
Böyle bir düşüncenin eyleme dökülmemesi gerektiğine inanıyor, kararın yeniden gözden geçirilmesinde yarar görüyorum.
Kıymayın dağın doruğundaki canlarımıza, yazık etmiş olursunuz Adıyaman’ımıza!!!
Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…10.09.2011
Bilal KARADAĞ