"Ego, hırs, kişisel çekişmelerle İYİ Parti'yi bitme noktasına getirdiler"
Daha partileşmeden Türkiye’nin gündemine oturan, her kesimden büyük bir vatandaş kitlesinin ve toplumsal muhalefetin umudu haline gelen bir partiyi, bitmek bilmeyen egolarıyla, kişisel hırs ve çekişmeleriyle, havaya girip kendilerini dev aynasında gören tavırlarıyla bitme noktasına getirdiler diyerek İyi Parti'den istifa ettiğini duyuran Mithat solgun, "Milletin kendilerine açtığı sınırsız krediyi hovardaca harcadılar, yola çıktıklarını yolda buldukları ile değiştirdiler." dedi.
İYİ Parti kurucularından ve ismi son günlerde Adıyaman Belediye Başkan adayı olarak da anılan Mithat Solgun, partisinden istifasına yönelik gerekçelerini sıraladığı zehir zemberek açılamasında, vatandaşın saf, temiz halisane duygu ve beklentilerine yazık edildiğini ifade etti.
Ekranlarda yapılan karşılıkla atışmaları da "Bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de parti içinde bizzat üst düzey yöneticiler arasında TV ekranlarına kadar yansıyan karalamalar, suçlamalar, her gün haber kanallarında parti üst yöneticileri arasında karşılıklı olarak dile getirilen inanılmaz iddiaları utanarak, üzülerek izliyoruz." İfadeleriyle eleştiren Solgun, "Bunca yaşananlardan sonra şahsen İYİ Parti'de sade bir üye olarak bile kalmayı doğru bulmuyoruz." dedi.
"Yazık oldu verdiğimiz emeklere"
Solgun İYİ Parti'den istifasına ilişkin açıklamasında, 2016’den bu yana daha parti kurulmadan, hiçbir karşılık beklemeden karınca kararınca çalışıp emek verdiğini ve fakat "Ülkücülerin kaderi midir nedir maalesef sonuç yine büyük bir hayal kırıklığı, yine hüsran" ifadeleriyle geldiği son durumu aktardı.
İYİ Parti'nin Türkiye'de istifalarla gündeme geldiği son günlerde, Adıyaman'da da varlık gösteremeyen İYİ Parti'de yaprak dökümü devam ediyor. İYİ Parti kurucularından Mithat Solgun'un 'bunca yaşananlardan sonra şahsen İYİ Parti'de sade bir üye olarak bile kalmayı doğru bulmuyoruz. Ziyadesiyle huzursuz ve rahatsızız. Daha fazla ayrıntıya girmeden, büyük umutlarla, büyük bir beklenti ile üye olduğum İYİ Partiden bugün itibarıyla istifa ediyorum.' İfadeleriyle duyurduğu istifasına ilişkin açıklaması şöyle:
Partide canla başla mücadele eden, çalışan bütün arkadaşlarımız başımızın tacıdır. Onlarla asla bir sorunumuz yoktur, olamaz da. Bu arada istifamız yanlış anlaşılmalara sebep olup başka taraflara da çekilmesin; bizim tavrımız gayet açık ve nettir; bundan sonra asla particilik yapmayacağız, hiçbir partinin yanında- içinde olmayacağız. (Ancak Genç bir lider öncülüğünde Türk Milliyetçileri ve “Ülkücü Hareket” mensupları tek bir parti çatısı altında toplanmaları hariç.) Karınca kararınca “Ülkücü Hareket”in birlik ve beraberliği için gayret göstereceğiz. Doğru bildiğimiz yolda samimi ve dürüst bir şekilde yürümeye devam edeceğiz. Doğruyu kim söylerse yanında; yanlışı kim söylerse karşısında olacağız. Ayrıca özellikle şu hususların da altının kalın çizgilerle çizilerek bilinmesini istiyoruz; bizler Türk Milliyetçisiyiz, Ülkücüyüz. Ülkücü olmanın gururunu her zaman yaşadık, inşallah bundan sonra da yaşayacağız. Daha bıyıklarımız terlemeden yaklaşık 50 yıldır iyi kötü “Ülkücü Hareket”in içindeyiz. Gençliğimiz, hayatımız “din, devlet, vatan, millet” sevdasıyla geçti. Ülkücü-Milliyetçi nesil, “Türk – İslam Ülküsü”nü kendisine şiar edinmiş Milliyetçi, Muhafazakar, Mukaddesatçı gelenekten gelen bir nesildir. Bizler bu neslin bir parçası olmaktan daima şeref duyduk, duymaya devam edeceğiz.
Rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş ; “Türk Milliyetçileri, Ülkücüler başkasının yazdığı hiçbir senaryoda figüran olamazlar” demişti. Bu nedenle biraz gecikmeli olsa da bundan sonra kesinlikle; kendi koltuk sevdaları, kişisel hırsları uğruna, geçmişte “Şer odaklarının” yapamadığını yapıp, Türk Milliyetçilerini, ülkücüleri bölüp parçalayan; birbirine “düşman” haline getiren hiçbir siyasi liderin peşinden gitmeyeceğiz. Bu vebale ortak olup Ülkücüler arasında “Taraf” olmayacağız. Her zaman olduğu gibi asla ülkücülerin kardeşliğine halel getirmeyeceğiz. Yarım asrı aşan şerefli bir maziye sahip, Ülkücülerin acısı, çilesi ve gözyaşı ile yoğrulmuş KUTLU bir davanın temsilcisi olan “Ülkücü Hareket”, hiçbir Siyasi Partinin yancısı, “Koltuk değneği” olarak algılanacak bir oluşumun parçası olamaz olmamalıdır.
Ülkücüleri, Türk Milliyetçilerini başka partilere oy vermek zorunda bırakanlardan da “Ülkücü Hareket”e lider olmaz. Bizim samimi düşüncemiz ve inancımız şudur; “Ülkücü Hareket” iktidar olur veya olmaz, ama hiç tartışmasız, mutlaka bağımsız olarak kendi kadrosu, kendi ideolojisi, kendi programı, kendi dünya görüşü ve kendi kurumsal kimliği ile Milletin karşısına çıkıp siyaset yapmalıdır. Ne diyordu “Ülkücü Hareket”in ölümsüz Başbuğ’u, "Kendinizi küçük görmeyiniz. Sizler büyük kuvvetsiniz. Vazifenizi hiçbir zaman unutmayınız. Kuvvet "birlik"tedir.. Dâvamızın geleceği, "birlik, beraberlik” içinde olmaktır." Ayrıca “birlikte hayır, ayrılıkta azap vardır” Hadis-i şerifini de unutmayalım. Sözlerimizi 14.09.2017 de MHP’den istifa ettiğimizde dile getirdiğimiz şu sözlerle bitirelim; “Hangi siyasi partide olurlarsa olsunlar, nerede olurlarsa olsunlar bütün samimi Ülkücüler şerefimizdir başımızın tacıdır.”
Kaynak : PHA