Bugün 18 Mayıs...
Sovyet lideri Stalin'in emri doğrultusunda alınan 18 Mayıs 1944 tarihli kararla başlayan Kırım Sürgünü'nün yıl dönümü... O gün, binlerce Türk havyanlar gibi vagonlara dolduruldu ve ölüme gönderildi.
Sovyet yönetimi Kırım Türklerini fiziki ve kültürel açıdan asilime etmeyi başaramadığını anladığında, onları Kırım'dan tamamen sürmeye karar verdi ve böylece katliama dönüşen başladı.
193.959 Kırım Türkü Rusya'nın çeşitli bölgelerine dağıtılmak üzere yola çıkarıldı.
18 Mayıs 1944 günü, gece saat 03:00'te Kırım köylerini basan Ruslar hazırlık için sadece 15 dakika süre tanıdı. 15....
15 dakikada alabildiği eşyalarını alan Türkler meydanlarda toplanacaktı. Uyku sersemliği içerisinde neye uğradığını şaşırıp direnenler oracıkta öldürülüyordu.
Meydanlarda yaşanan karmaşa üzerine Sovyet askerleri, kaçmaya çalışanları önce serbest bırakmış, akabinde açılan ateşle öldürmüştür.
Kanlı şekilde başlayan nakliye, dağıtımın yapılacağı ana merkezlerde devam etti.
Dağıtım merkezlerinde yük ve hayvan vagonlarına doluşturulan Türkler, nerede sona ereceğini bilmedikleri yolculuğa başladı. Su, yemek, ihtiyaç molaları gibi insani gereksinimler yoktu.
Erkekler savaşta ölmüştü. Sürülenlerin çoğu kadın ve çocuktu.
Şartlara dayanamayan yaşlı kadınlar, hastalar ve çocuklar vagonlarda birer birer ölmeye başladı. Bunun üzerine belirli noktalarda duruluyor, ölenler demiryolu kenarlarına bırakılıyor, gömülme işlemi yapılmadan yola devam ediliyordu.
Bir noktadan sonra ölü sayısı o kadar arttı ki, yaşayanlar ve ölüler aynı vagonda yolculuk yapıyordu. Tren artık ölüler için durmuyor, cansız bedenler seyir halinde trenden fırlatılıyordu.
Yolculuk tamamlanıncaya kadar tam 128 bin Kırım Türkü vagonlarda hayatını kaybetti.
Sürgüne gönderilecek o kadar Türk köyü vardı ki... Askerler hepsine yetişemiyordu. O karmaşada Arabat isimli köy tahliye edilmeyi unutuldu. Trenler yola çıkmıştı.
Durumun farkına varan askerler köylüyü bir geminin mahzenine yükledi. Gemi açıldı. Ve... Batırıldı.
Katliamdan sağ kurtulmayı başaranlar, yerleştirildikleri bölgelerde türlü ırkçılığa maruz kaldı. İnsani olmayan şartlarda çalıştırıldı. Sadece Özbekler, Kırım Türklerine zulmetmedi.
Kırım Türklerinin geride kalan eşya ve taşınmazlarına devlet el koydu. Tabi, yağmadan sonra.
Türksüzleştirilen bölgedeki Türkçe isimler değiştirildi. Cami ve mescitler talan edildi. Mezarlar deşildi ve cesetler çıkarıldı ve yok edildi. Türkçe kitaplar yakıldı.
Bölgede Kırım Tatar isminin dahi kullanılması yasaklandı.
Türklerden boşalan bölgelere Ukraynalılar ve Ruslar yerleştirilmeye başlandı. Böylece bölgenin slavlaştırılması sağlanacaktı.
Sovyet yönetimi bölgeye yerleştirilecek Ruslara 3 gün tanımıştı. Onlar da bilmedikleri bir yolculuğa çıkarıldı.
26 Kasım 1944'te alınan başka bir kararla Kırım Türklerinin vatanlarına dönmesi sonsuza kadar yasaklandı...