Her an değiştirmeliyiz. Yenilenmeli, gençleştirmeliyiz kendimizi; yoksa katılaşırız.

Goethe

Yeni bir sisteme geçiş yapmaya çok az bir zaman kaldı. Türkiye, 24 Haziran’da yapılacak olan genel seçimlerde, yapılan değişiklerle yeni hükümet sisteminin ilk Cumhurbaşkanını seçecek olması heyecanı tüm kesimlerce hissedilmektedir. Bu değişikle yasama ve yürütme birbirinden ayrılmış olmasının yanında kuvvetler ayrılığını bariz bir şekilde göreceğiz. Meclis, asıl işlevi olan yasama ile meşgul olacak ve Meclis’te bundan sonra hükümet üyelerini görmeyeceğiz. Bakanların meşguliyeti yürütme olacak. Bakanlıklarla ilgili bir azalma da olacak ve tahmin edilen şu an olan bakanlıkların yarısı kadar olması düşünülüyor. Haliyle bürokrasinin yapısında bir değişime gidilecek olması yeni bir dönemin başlangıcı olması her haliyle kendini belli ediyor. Bu dönemde kurum ve kuruluşlarda özellikle de daha aktif ve karar verici konuma sahip olacaktır. Mağduriyetler giderilecek, kırtasiye malzemeleri azalacak, bugün olmaz yarın gel klasiği olmayacak ve kısacası vatandaş odaklı yapı olacaktır. Şeffaf ve hesap verilebilir yanında herkes olayların işleyişinden haberdar olacak ve merkezinde yer alacaktır.

Diyarbakır mitingi her anlamda çok önemliydi. Çünkü burada söylenecekler siyasi değer anlamda büyük bir öneme sahipti. Türk-Kürt ayrımı yapmak kadar abes olan bir durum yoktur. Bu konuları gündemde tutmak kimseye bir şey kazandırmaz. Bu ülkede yaşayan her vatandaş asli unsurdur ve hiçbir fark gözetilmeksizin herkesin eşit şartlarda yaşamasına ve eşit haklara sahip olmasına kimsenin itirazı yoktur, zaten bunun aksisi de düşünülemez. Bu tür düşüncelerin içerisinde yer alanlar nifak tohumu olmaktan öteye gidemez. Bunlara da bu fırsatı bu aziz millet veremeyecektir. Ama şu gerçeğe de dikkat çekmek lazım; terör örgütlerin hiçbiri, hiçbir şekilde kabul edilmez. Hangi nedenle olursa olsun, bunları farklı şekilde gösterip bu milletin önüne sürülmesi dahi tasavvur edilmesi bile kabul edilir bir durum değildir. Açık ve net bir şekilde terör ve benzeri yapılara arasına mesafe koymayan kim olursa olsun, kendini savunmasın ve bahane uydurmasın. Terör örgütleriyle sonuna kadar mücadele edilecektir. Bu anlamda kesinlikle taviz verilmez ve verilmemesi gerekir. Arkasında, önünde kim varsa hepsiyle büyük bir kararlıkla üzerine gidilecektir.

Ortadoğu’daki savaşların hangi sebeple yapıldığını bilmeyen yok. Yer altı zenginliği bakımında dünyanın hâkim konumunda. Petrol rezervlerin %80, doğal gazın %50 jeopolitik açısında da büyük bir öneme sahiptir. Su kaynakların ve iklimsel özellikler de eklenince adamların iştahları kabarıyor. Bu bölgede yaşayan devletlerin içişlerine teker teker müdahale ederek bölgedeki gücünü kuvvetlendirmeye çalışılıyor. Bunların önündeki en büyük engel şu an Türkiye’dir. Millet olarak bunu bilmemiz gerekir. Bu anlamda vatanımıza sahip çıkmak bir daha elzem kılmıştır. Onun için Türkiye vakti sadece Türkiye için değil; tüm mazlumların ve ezilmişlerin vaktidir.

Vesselam!