Ey Gönül! Bir sürü dostlarının yanında elbet ki düşmanların da olacak; ama imtihan ya bu onca düşmanın var iken seni dostun vuracak. Mevlana
Gönül isterdi ki Batı ülkeleri için güzel bir benzetme yapabilelim, ama maalesef yapamıyoruz. Özellikle de Türkiye söz konusu olduğu zaman, bize karşı olumsuz bir beyanda bulunmak için her türlü yolu kendisinde mubah saymıştır. Türkiye’yi sıkıştıralım da nasıl olursa olsun. Son dönemde de papaz Brunson, ABD’nin gündemini meşgul etti. Bu papazın kıymet-i harbiyesi Türk adaleti tarafından yakalanınca anlaşıldı. ABD, tehdit üzerine tehdit; yaptırım üzerine yaptırımdan bahsedip duruyor. Bu zatın, çok muntazam ve iyi bir insan oluşu ve aynı zamanda dinine bağlı Hıristiyan olduğunu deyip duruyor. Tabii Avrupa vatandaşı olan herkes, haliyle çok iyi oluyor. Kişiliğine diyecek bir şey kalmıyor.
Türkiye üzerinden oynanan oyunlar dur durak bilmiyor. Öncellikle Türkiye’nin gelişmesini ve bağımsızlığını hazmedemeyenler, papazları ortaya sürerek kıskaca almaya çalışılıyor. Çünkü karşılarında güçlü ve güçlenen bir Türkiye olunca ister istemez Türkiye karşıtların yeni oyunları sahneye sürmesi de kaçınılmaz oluyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı tarihi hamlelerle ABD’yi daha agresifleştirmiştir. PKK’dan tutun, Fetö’ye kadar birçok yapının inlerine inmesi ve YPG’ye yapılan her türlü yatırımın boşta kalması canlarını daha sıkmış durumda. Rusya ile günbegün geliştirdiği iyi ilişkiler ve Kudüs konusunda attığı adımlar ve en nihayetinde BM’de, ABD’nin yalnız oluşu birçok anlamda olan dokunulmazlığı da kalkmıştır. Karar verici merkez oluşu da bu vesileyle kırılmış oldu. Çünkü tehditlerle bu işlerin işlemeyeceğini öğrenmiş oldular. Ama yine de aymazlığından vazgeçeceklerini düşünmüyorum.
Bir lider düşünün, dünyayı Twiter üzerinde yönetmeye çalışması, işin ehemmiyeti açısından ve liderliği konusunda çok önemli ipuculardır. Bunlar kendileri dışında kimsenin yaşamadığı ve herkesin emir eri olduğu düşüncesi, nerden yerleşmişse artık o şekilde yaşamaya çalışıyorlar. Kendi mahkemeleri olunca adalet ve yargı işliyor; bizimkiler olunca hemen iade edilsin kararı çıkıyor. Burası muz cumhuriyeti olmadığını bir türlü idrak edemediler. İşin bir gülünç tarafı da ikili ilişkilerimizin olduğu devletlerle de bağımızın koparılmasını emrediyor. İran hem sınır komşumuz hem de kadim coğrafyanın asli unsurlardan biridir. Köklü bir birlikteliğimiz olan İran’la, neymiş efendim bu ilişkilerinizi keseceksiniz. Ama kendileri ortada olmayan İsrail’i bugün devlet yaptılar, bu da yetmezmiş gibi her gün o toprakları sahip Filistinlileri sürgün ve gasp etmeye; çoluk ve çocukları öldürmeye devam ediyorlar. Ama en ufak insan hakları savunuculardan bir ses seda çıkmamaktadır. Nerden tutarsan tut, çelişkiler yumağı.
Papaz deyip geçmemek lazım. Bu papaz işi gücü bırakmış, misyonerlikten tutun da ajanlığa kadar birçok görev üstlenmiştir. Hal böyle olunca önemli bir papaza dönüşüyor, bizim papaz. Artık bu oyunlara gelecek ne Türkiye var, ne de bunlara inanacak millet vardır.
Vesselam!