Temel parmağını camla kesmiş. Telaşla, sağlık merkezlerinden birine gitmiş.

İçeri girince, malum iki kapı çıkmış karşısına:

Birinde “hastalıklar”, diğerinde “yaralanmalar” yazıyormuş.

Durumuna uyan “yaralanmalar” kapısından içeri girmiş. Önünde yine iki kapı belirmiş:

Birinde “kanamalı” diğerinde “kanamasız” yazıyor.

Kanamalı” kapıdan girince iki kapı daha:

Hayati önemde olan” ve “hayati önemde olmayan”.

Hayati önemde olmayan” kapıdan girince kendini sokakta bulmuş.

Evde sormuşlar:

Temel sana iyi baktılar mı?

Hiç bakmadılar ama organizasyon harika!

***

Fıkrayı okuduktan sonra, şöyle bir nefes alıp gözlerimizi kapatalım. Sonra da fıkra eşliğinde, içinde yaşadığımız memleketimizi düşünelim bir müddet.

Daha sonra bugüne kadar “harika organizasyon” diye sunulan şeylerin akıbetinin ne olduğunu hayal etmeye çalışalım.

Organizasyon deyince hemen aklınıza sadece konser, konferans, sergi vb. şeyler gelmesin.

Türk Dil Kurumuna göre “düzenlenen” her şeye “organizasyon” denir. Düşünce dünyanızda gezerken lütfen bunu da aklınızda bulundurun.

Şimdi “bu da nereden çıktı?” diyebilirsiniz. Arz edeyim efendim.

Bizler unutkan bir milletiz. “Balık hafızalıyız” demek istemiyorum elbette. Ama çabuk unutan ve çabuk kanan insanlarız.

Özellikle de işimize öyle geliyorsa bunu çok iyi beceririz.

İşine gelmeyenler için de unutmalarını ve kanmalarını sağlamak için değişik reçeteler uygularlar. Kimler mi, siz bilirsiniz kimler olduğunu.

Mesela dikkatleri başka şeylere çekilir. Varsa bir zaafı kullanılır.

Ve unutturulmak istenen bir şey/ler varsa unutturulur. Bir nevi iknaya ve sunulacak olan şeyi kabul etmeye hazır hale getirilir.

Hafızalar resetlendiği için de öfkeler, kızgınlıklar, kırgınlıklar, takınılması gereken tavır ve davranışlar uçuverir gider.

Bir şeyler söylemek, tavır koymak ve birilerinin yanlış yaptığını haykırmak için; sabırla, hararetle ve de ısrarla beklenen, mesela 4-5 yıl sonrası gelse de, biz artık o eski biz değilizdir.

Birçok şeyi unutmuşuz veya ikna olmuşuzdur. “Şer” ile “ehven-i şer” arasında gider gelir, “kötü” ile “kötünün iyisi” arasında parmak hesabı yaparız.

Karar sürecinde irademizi ipotek altına alan faktörlerin yanında, içimizdeki ince hesaplar yüzünden serbest düşünüp karar vermeyi başaramayız.

Sonra bir gün bakarız ki, birileri “mıh çık” olmuş. Kimi malı götürürken kimi de “mal mal” bakar olmuş.

Ne de olsa düzenleme yani organizasyon harika.

Yaramıza bakılması, iyileşmesi önemli değil.

Önemli olan organizasyonun harikalığı!