Osmanlı Devleti, Osmanlı hanedanı tarafından yönetiliyordu. Fakat bürokrasiye, toplumsal ve sosyal yapıya tarikatlar egemendi.
Halk egemenliğine dayanan laik demokratik sosyal hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Atatürk, tarikatların bürokrasiye, toplumsal ve sosyal yapıya egemenliklerine son verdi. Türkiye Cumhuriyeti’ni bilgiyi, yetenek, beceri ve liyakati esas alarak yönetti.
Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ten sonra da 1923-1980 arasında, bilgi, deneyim, tecrübe ve liyakat esas alınarak yönetildi.
12 Eylül 1980’de darbe yapan, yönetime el koyan, siyasi partileri kapatan askerlerin başı Genel Kurmay Başkanı Kenan Evren, kamuda, üniversitelerde ve sivil toplum örgütlerinde görev yapan Atatürkçü, Cumhuriyetçi ve laik demokratik sistemi benimseyen ve savunan kadroları tasfiye etti. Tarikatlarla işbirliği yaptı. Tarikatların topluma ulaşmalarının, tabanlarını genişletmelerinin önünü açtı.
1983 seçimlerinde iktidara gelen, kendisi de tarikat üyesi olan Turgut Özal, tarikatların desteğini alarak iktidar oldu. Devleti tarikatlarla birlikte yönetmeye başladı.
Özal’dan sonra iktidar olan partiler de, tarikatların desteğini aldılar, ülkeyi tarikatlarla birlikte yönettiler. Fakat 1995 seçimlerinde iktidar olan Necmettin Erbakan dışında iktidar olan başbakanlar, seçilen cumhurbaşkanları, tarikatlarla işbirliklerini açık ve yüksek sesle dillendirmediler, sakladılar. Aynı şekilde tarikatlar da, iktidar olan partilere desteklerini, ülkeyi birlikte yönettiklerini yüksek sesle dillendirmediler, sakladılar.
3 Kasım 2002 seçimlerinde toplam 550 milletvekilinin 363’nü kazanarak, büyük bir Meclis çoğunluğu ile tek başına iktidara gelen, Halid-i Nakşi Tarikatı üyesi AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti’ni, Nakşi Tarikatı nur cemaati lideri Fethüllah Gülen ile birlikte yönetmeye başladı. Sivil ve askeri bürokrasiyi, ekonomiyi Gülen Cemaati mensuplarına teslim etti.
AKP Genel Başkanı Başbakan Erdoğan, kendisinden önceki iktidarlardan farklı olarak, Türkiye Cumhuriyeti’ni Fethüllah Gülen ve Gülen cemaati mensupları ile birlikte yönettiğini, “ne istedilerse verdik” diyerek yüksek sesle dillendirdi. AKP milletvekilleri, Bakanları ABD’ye gittiler. Fethüllah Güleni Ziyaret ettiler. Önünde diz çöküp resimler çektirdiler, gazetelere ve televizyonlarda yayınladılar. Başbakan Erdoğan, AKP milletvekilleri, bakanları, dünyanın değişik ülkelerin Gülen Cemaati’nin okullarının düzenlediği Türkçe Olimpiyatlarına katıldılar. Konuşmalar yaptılar. Gülen’e ve cemaatine övgüler dizdiler.
Sivil ve askeri bürokrasiyi, ekonomiyi ele geçiren Fethüllag Gülen, 15 Temmuz 2016 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a darbe yapmaya, yönetime ele geçirmeye kalkıştı. Halk sokağa indi. Darbe kalkışması bastırıldı.
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tarihten sonra Menzil Tarikatı başta olmak üzere, diğer tarikatlarla işbirliğ yaptı. Ülkeyi tarikatlarla birlikte yönetmeye devam etti. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkeyi tarikatlarla birlikte yönettiğini, sivil ve askeri bürokrasiyi tarikatlara teslim ettiğini saklamaya başladı.
Menzil Tarikatı mensubu GATA Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Ali Edizer, laiklik ve medeni kanun karşıtı eylem ve söylemleri nedeniyle görevden el çektirilmesi sonrasında, yaptığı açıklamalarıyla, AKP Milletvekillerinin, bakanlarının tarikat mensuplarında oluştuğunu, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkeyi tarikatlarla birlikte yönettiğini, sivil ve askeri bürokrasiyi tarikat mensuplarına teslim ettiğini bilgi ve belgeye dayalı olarak ortaya koydu.
Ali Edizer’in açıklamalarından sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisi, gazeteler ve televizyonlar, bilim adamları, sivil toplum örgütleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve AKP’nin tarikatlarla işbirliğini, tarikatların toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel yapıya egemenliklerini yüksek sesle konuşmaya ve tartışmaya başlandılar.
Teşekkürler Ali Edizer.