21 medeniyetin izini taşıyan ve 40 bin yıllık geçmişe sahip olan Adıyaman’ımız, mazideki zenginliği münasebetiyle her köşesinde buram buram tarih kokan şirin bir Anadolu şehri.

İl genelinde olduğu gibi, şehir merkezinin de dört biryanında tarih fışkıran güzelim kentimizde, Osmanlı’ya uzanan tarihi camilerimizin var olduğu herkesin malumu.

Söz konusu mabetlerden birisi de Adıyaman merkezinde bulunan ve Dulkadiroğulları zamanında yapıldığı bilinen Ulu Camii’dir.

Birçok kez onarım gören caminin bugünkü şekli ile 1863 tarihinde yaptırıldığını bildiren bir kitabe, minare kaidesinin doğuya bakan üst yüzeyinde bulunmaktadır.

Aynı yerde altta kemer içinde bulunan bir başka kitabede caminin 1902 yılında tamir gördüğü anlaşılmakta. Bir rivayete göre ise, 1200’lü yıllarda inşa edildiği söylenmektedir. 

Hâsılı, her tarafında Dulkadiroğluları’nın ve Osmanlı’nın izini taşıyan tarihi Ulu Camii’nin bugünlerde restorasyondan geçiyor olmasına şahit olmaktayız.  

Restorasyon kavramı, eski bir yapının, belirli bir süreliğine kullanımından kaynaklı gördüğü hasarın ve yıpranmanın giderilmesi ve yapının eski hale getirilmesi demektir.

Yani restorasyonda esas; en az müdahale ve orijinalliğin bozulmaması anlamındadır.

Dolayısıyla yapılan çalışmalar esnasında, mabedin doğal yapısının korunmasına büyük bir titizlik gösterilmelidir.

Oysa mahallinde sürdürülen çalışmaları görünce, ne yazık ki yüreğimiz cızz ediyor. 

Örneğin, ilk şahit olduğumuz menfi durum; caminin avlusunda göğe doğru uzanan güzelim ağaçların katledilerek, avlunun taştan betondan ibaret bir hale dönüşmesiydi.    

Keza buram buram tarih kokan asırlık caminin restorasyon sırasında iş makineleri ile yapılan tahribat, kelimenin tam anlamıyla akla ziyan…

Allah aşkına! Böyle bir yapının onarımında iş makinası kullanıldığı nerede görülmüştür?

Gören varsa beri gelsin!..

Caminin duvarlarında, taşıyıcı kolonlarda, pencere denizliklerinde oluşan tahribat insanın yüreğini burkuyor adeta!

Caminin paha biçilemez yüzlerce yıllık işlemeli otantik görünümlü kapısı, korumasız ve tedbirsiz bir şekilde orta yerde!..

Böylesine önemli tarihi bir mirasa reva görülen olumsuzlukların adına olsa olsa katliam denilir herhalde!

Neden bu katliama kimsenin dur demediği de ayrı bir garabet…     

İşin bir başka garip yönü ise; şehrimizdeki diğer tarihi camilerin restore edilmesi bakımından bir takım girişimlerin olduğudur:

Şanlıurfa Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nden yetkililerinin Adıyaman merkezde restorasyonu yapılması planlanan Eskisaray, Musalla, Çarşı ve Yeşil camilerinde inceleme yaptığı gazetelere haber oldu…

Haberin detayında, Eskisaray Camii’nde vatandaşların, restorasyon yapılmasını istemediğini yetkililere bildirdiği yer alıyordu.  

Haklılar aslında.

“Sütten dili yanan yoğurdu üfleyerek içer.”

Ulu Camii’nde resmedilen menfiliği gören Eskisaray sakinlerinin “camimize dokunmayın” demesi çok doğal.  

Bravo Eskisaraylılara.

İnşallah Ulu Camii cemaati de bu saatten sonra gereken reaksiyonu sergilerse, o güzelim tarihi mirasa daha bir titizlik gösterilir.

Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…

 

                         Bilal KARADAĞ

[email protected]