Siyasette İmralı çağrısı gerginliği! Siyasette İmralı çağrısı gerginliği!

"Yeni yılın tüm insanlığa sevgi, barış, huzur getirmesini ve her şeyden önce yoksulluğun, işsizliğin bittiği, üretimin arttığı, tarımın iyileştirildiği, teknolojinin geliştiği, kadın cinayetlerinin olmadığı ve adaletin ayyuka çıktığı yıl olmasını temenni ederim." diyen Siyasetçi Yazar Fatma Ulubey emeklilere yapılan zamla alakalı olarak; "Emekliye ve memura ilk başta yüzde 25 zam verildi. Biz bunun yeterli olmadığını daha da iyileştirilmesi gerektiğini söyledik. Halkın tepkilerinden sonra yüzde 30’a çıkartılarak yüzde 5’lik artış sağlandı. Bu yeterli değil, her gün olan zamlarla halkın alım gücünün düşmesi karşısında hiçbir şey değil. Ülkemizde üretim yok, hayvancılık bitmiş. Tamamıyla dışarıya bağlı, her şeyimizi ithal eden bir ülke durumundayız. Kırsallarda gene iyiyiz büyük şehirlerde yaşamak daha da zorlaştı. Kiralar, 6 bin 10 bin arasında bir insan kira mı ödeyecek, çocuğunu okula mı gönderecek, faturaları mı ödeyecek yaşamını nasıl idame ettirecek. Yaşam koşulları giderek zorlaşıyor, O açıdan 2023’te ekonomisi yükselmiş işsizliğini bitiren bir ülke olmayı diliyorum"dedi.
"Yoksulluk ülkemizin ve Adıyaman’ın kaderi değildir"
Artık Türkiye’de yeni bir siyasi anlayışın egemen olması gerektiği düşüncesinde olduğunu söyleyen Ulubey, "Adıyaman’da Nemrut’umuz, doğa tabiat yerlerimiz var ama turizm açısından da kesinlikle hak ettiği yerde değil. Biz bu hale nasıl geldik herkesin sorgulaması gerekir. Bana göre artık yeni bir siyasi anlayışın egemen olması gerekiyor. Umuyorum ki Cumhuriyet Halk Partisi aynı zamanda Millet İttifakı bu dönemde başarılı olur ve inanıyorum. Yeniden parlamenter sisteme geçeriz her şey normale döner. Cumhuriyet Halk Partisi daha doğrusu altılı masa iktidara gelirse ilk önce güçlendirilmiş parlamenter sistemi oturtacak. Bu ne demek; ülkemizde tüm yetkiler bir kişi de toplanmış, her şeye karar veren bir kişi var.  Adalet kavramı yerlerde, insanlar kendilerini güvende hissetmiyor ve ülkemizde büyük bir beyin göçü yaşanıyor. Gençlerle çiftçilerle görüşüyorum hiç kimse hayatından memnun değil. Neden insanlar ülkelerini terk etmek zorunda kalıyor. Bir tatil yapabiliyor, çocuklarımızla bir yere gidebiliyor muyuz? Bunları sorgulayıp irdelemek lazımdır. Yoksulluk ülkemizin ve Adıyaman’ın kaderi değildir" şeklinde konuştu.
“Gün olmasın ki; ülkemizde bir kadın cinayete kurban gitmesin. Kimi zaman sokak ortasında kimi zaman çocuklarının gözünün önünde bir kadın cinayete kurban gidiyor” cümleleriyle söze başlayan Ulubey şöyle devam etti:
"İstanbul sözleşmesinin yaşattığını ve çok önemli olduğunu söylemiştik. Bir gece de fesh ettiler kadını, aileyi ve çocukları koruyordu. Şimdi biz kadınları koruma altında da koruyamıyoruz. Bir kişi üç kadın öldürüyor adam dışarda yasalar caydırıcı olmadığı sürece bunun önüne geçemeyiz. Caydırıcısı yasaların olması gerekir ve yasaları uygulayanlarında öncelikle yasalara uyması gerekiyor. Ben çok üzülüyorum, yerel basında yazıyorum, gittiğim her platformda anlatıyorum duyarlı insanların sayısının artması gerekiyor."
Gelişmiş ülkelerin kırmızı çizgilerini örnek vererek eğitimle ilgili sitemlerini dile getiren Ulubey, "Gelişmiş ülkelerin kırmızı çizgileri vardır ve hangi siyasi iktidar gelirse gelsin bunlara dokunamaz. Bunlar; kadın, tarım, üretim politikaları, teknoloji, eğitim ve sağlık politikaları. Biz de kim gelirse kendine göre bunlarda ideolojik şekillendirme yapıyor bunlarda ülkemizi gerilere götürdü. Eğitimde 4+4+4 eğitimin sisteminin ülkemize getirdiği nokta; kız çocuklarımızı okula gönderemiyoruz. Milyonlarca okumayan kız çocuklarımız var eğitimli kadın eğitimli anne demektir. Eğitimin kalitesi düştü en son bildiğim sekiz Milli Eğitim Bakanı geldi, eğitimde kalite yükseldi mi? Eğitim eşitsizliği var bu ülkede.   Bilim insanı yetiştiremiyoruz yetiştirdiklerimiz de ülkeyi terk ediyor. Bugün doktorlar gidiyor kalın diyemiyor gidin diyoruz" şeklinde konuştu.
"Dünya ülkeleriyle üretimde, bilimde, sanayide yarışamıyoruz"
Konuşmasının devamında Ulubey,"Öncelikle ülke politikalarının yapıcı birleştirici kucaklayıcı olması gerekir. Biz içeride böyleyiz de dışarıda iyi miyiz, dış politikada da başarısızız. Sınırlarımız herkese açık bir kontrol yok. Defalarca söyledik, böyle giderse kötü olur. AK Parti iktidara geldiğinde komşularla sıfır sorun diyordu ama bugün sorunlu olmadığımız ülke yok. Tüm bu politikalar yeniden gözden geçirilmelidir. Ülkemizde Mustafa Kemal Atatürk’ün yurtta barış dünyada barış ilkesi bugün hala güncelliğini koruyor. O zamanlarda, paramızda değerliydi, her yönüyle fabrikalar yapıp üretimde bulunan ülkeydik. Bugün Türkiye’nin gelir getiren tüm kurumları özelleştirildi adeta talan edildi. Başkanlık sistemi tutmadı, denetleme mekanizması yok. Dünya ülkeleriyle üretimde, bilimde, sanayide yarışamıyoruz. Samanı ithal eden ülke konumundayız. Güneşin en güzel doğduğu battığı yer, dünyanın sekizinci harikası Adıyaman. Biz bunu bile tanıtamadık. Baraj var bunu bile sulamada faydalanamıyoruz. Atatürk barajına bakın heba edildi, köyler,  çevre ve yerleşim alanları gitti. Gıda kriziyle karşı karşıyayız iklim sorunu yaşanıyor.  Böyle bir ülkede Adıyaman’ın markası tütün, herkesin geçim kaynağıydı. Kimse ekemiyor, mazot almış başını gidiyor. Tarım girdileri pahalı insanlar, çiftçi ve emekli ne yapsın" siteminde bulundu.
"Kadın milletvekillerine ihtiyaç var"
Adıyaman'ın siyasetine kadın eline ihtiyaç olduğunu hatırlayan Ulubey sözlerini şu sözlerle noktaladı:
"Adıyaman’da siyasetçi kadına ihtiyaç var, kadın milletvekillerine ihtiyaç var. Tarihimizde Adıyaman’da kadın milletvekili göndermemişiz. Adıyaman halkına ve siyasi partilere seslenmek istiyorum; bu bizim eksikliğimiz, yaşamımızın her alanında kadın var milletvekillerimiz neden olmasın. Kendim için değil diğer partilere de kadın milletvekili konusunda sınıfta kaldılar. Son olarak herkesin işinin aşının olduğu, onurlu bir şekilde evine ekmek götürdüğü Türkiye ve Adıyaman hayal ediyorum. Kadınların ölmediği işsizliğin bittiği ve herkesin mutlu olduğu bir Türkiye Adıyaman diliyorum."

Kaynak: rss