Ne anlam taşıyorsa! “Yaşlılar Haftası”

Böyle günleri hiç önemsemediğim için dün buluştum yeryüzünün kandilleri olan yaşlılarımızla.

Huzur Evi konuklarının pardon, sığınmacılarının gözlerini dinledim bu gün.

Her birinin bir dünya hikayesi olan ihtiyarlarımız!

Dışarıdan huzurlu gibi görünen, bu sessiz sakin binalarda, ne fırtınalar kopuyor kimbilir. Kaç anne anlatmak, haykırmak istedi duygularını anlatamam.

Sadece bir annemizin cümleleri şöyle;

“Takvime baktım da 7 sene olmuş buraya geleli. Nasıl geçti o 7 sene bir de bana sor kızım.

Çok bakmıyorum takvimlere. İçim sıkılıyor, zaman geçmiyor. Eskiden su gibi akıp geçiyor zaman derdim. Şimdi öyle düşünmüyorum.

Beni buraya bırakıldığım gün anneler günüydü biliyor musun?

O günden beri anneler günü denen gün benim için hiç bir anlam taşımıyor. Her sene bugün anne olmak ayrı bir acı veriyor bana.” Diyor gözünde yaşlar buz tutmuş gibi.

O bakışlar ve neden, niçin geldi, bu kim, diyen yüzlerin hayreti ve hüznü vardı melül bakışlarında.

Bekledikleri değilse gelen, sizi görünce hüzün kokulu tebessümleri belirir çocuklarından kalan yüz çizgilerinde.

Onlara yanlızlığını hatırlatan sevdiklerini anımsatmış gibiydim.

Unutulduklarını, terk edildiklerini hatırlatan sıradan bir ziyaretçiydim ilk girişte.

Yılın bir gününde hatırlanmak ne demek bilmiyor, kabullenmiyorlardı.

Baktığım her çehrede kendimi gördükçe bir daha ağladım, ağladım işte!

Gidişimle, unutulmuşluğunun tesellisi oluşum bakışlarından takıldı gözlerime. Bir anneye ve babaya yapılacak en acı terkediş.

Ayser ÖZBAKIR