UNUTULMUŞLUKLARA MERHABA

 

Unutulmuşluklara merhaba derken gönüller. Acı ve tatlılıkları da kabullenmeye hazırdır açılan yürekler. Sevda tınısını hisseden kalpler atar daha bir coşkuyla. Ne dersin unutmayı kafasına koyan sevdalı? Bu kadar vakur duruş belki de intikama odaklı. Biz inat ve intikamı çöpe atıp, ağzını sımsıkı kapamışızdır. Mahur şarkılar çalarken ölümüne beklemişizdir. Haykırışlarla dolu hayatıma sükûneti lütfeden dikenli gülüm, iyi ki varsın, diye biliyorsa şu dilim, bil ki kabul etmesen de senin için yaşamayı göze almışım.

 

İyi ki varsın diyorum ve biliyorum. Ben sefilleri oynarken, sen bensizde yaşarsın. Benim kaderim güzellikleri ötelemek. Kan revan içerisinde gözyaşlarımı kurutana kadar ağlamakla beklemek. Efkârlanıp bir cigara yaktığımda dumanının çizdiği sana bakarken, ben anılara dalarım. Ataşı yüreğime düşer, şubat karı nafiledir söndürmeye.

 

Mutsuz olmamdan korkup koymuşlar Mesut ismini. Biliyorum, doluyorum, ağlıyorum, nafile hıçkırıklarda seni arıyorum. Saklambaç oynar hep mutluluklar benimle, nedense ben hep kör ebe… Salınır gelir mi sobelenmiş huzur. Bu yüzden dalarım hasrete, efkârı hicaz.

 

Gözüm sevdaya dalar, sevda yalan diyor şairler ya ben yalancıyım ya onların yanlışı var. Ne zaman alsam kadehi elime, ben hep seni yaşıyorum ve seni içime döküyorum. Avere geziyorum, dilime vurulmuş prangayı söküp atamıyorum. Dilim prangaya mecbur kalır sen çözmeyince. Ne güzeldi seninle bir olduğumuz, bütün olduğumuz, tek vücut, tek yürek olduğumuz saniyeye bağlı dakikalar. Şimdi onlar sessizce giden hayallerde saklı.

 

Hâldan bilmez yar, masumiyet kızıla döner sen farkında olmazsın. Zaman, zaman hiçbir şeyken çok şey olan. Gülü alıp dikeni gönlüme batıran. Kalbe giden yolu uzattıkça uzatan. Hoyratça yaşamaktı emelim sevgiyi, dondurmaya benzetip yaladıkça biteceğinden korkmadan yaşamak. Unuttuk, unutulduk, unutulmaya mecbur bırakıldık. Unutulmuşluklara merhaba ey gülüm…