“Korkuya yer vermeyen bir devlette, kanunlar hiçbir zaman gerekli saygıyı duymazlar” Sophocles

Terörle mücadele hem içte hem de dışta büyük temizlik yapılarak emin adımlarla yoluna devam ediyor. Aslında TSK’nın yaptığı görev, aynı zaman diğer ülkeler için önemlidir. Çünkü darmadağınık olan örgütler her an herkesin başına bela olabilir. Tam da bu durumda kimsenin başını ağrıtmadan, TSK tarafında ortadan kaldırması herkesi rahatlatacaktır.  Her zaman başkaları tarafından satın alınmaya müsait olan bu örgütler yarın için kimlere hizmet edeceği belli değildir. Bu bağlamda Zeytin Dalı harekâtı aslında tüm kesimlerce desteklenmesi gereken durumdur.

Zeytin Dalı harekâtını uluslararası kurum ve kuruluşlarca baltalamaya çalışanlar, aslında işin özünde uzaktan yakında böyle bir durum yoktur. Bu kuruluşlar, “Türkiye’nin yaptığı operasyonlarla masum insanlar ölüyor” diyerek sıkıştırmaya çalışması ikiyüzlülüğün bizatihi kendisidir. Hiçbir zaman dertleri masum ve sivil insanlar olmayan bu zihniyet/ler, Türkiye’nin içene yerleştirmek istedikleri örgütleri her gün gözlerinin önünde yok oluşlarını görünce deli divane olmuş durumdadırlar. Ama işlerine gelmeyince de bu zihniyet kör ve sağırdır. Doğu Guta insanlık dramının yaşandığı yerdir. Dünyanın gözü önünde çocuk bedenleri paramparça olmakta, binlerce masum ve sivil insan can çekişmektedir. Ama ne hikmetse en ufak bir kımıldanma görülmemektedir.  Demek mesele sivil insanların ölmesi değil, çıkarların sekteye uğratılması söz konusudur. Kendi geçmişlerinden bihaber olan bu zihniyet, Türkiye işin içinde olunca şartlar hemencecik değişiveriyor.

Türkiye için, Zeytin Dalı harekâtıyla terör örgütlerin temizlenme süresi uzamasının altında birçok neden vardır. Amacımız bunları madde madde sıralamak değildir. Kısaca değinmek gerekirse asıl unsur olarak insanı gördüğü için haliyle atılacak adımlarda ona göre şekilleniyor. Temel felsefesi; hak, hukuk, adalet ve insandır. Bu kavramları hepsini göz önünde bulundurarak süreci devam ettirmesinin yanında zorlukları da getirir. Aslında bizim için zorluk değil, aksine yapımız, kültürümüz ve ahlakımız bu kavramaları yerine getirtmeyi gerektiriyor. Yoksa Allah korkusu olmadıktan sonra işler hem kolaydı, hem de zaman bu kadar uzamazdı.

Son zamanlarda gündemi meşgul eden diğer bir hususta “İslam Güncellenmesi”dir. Bu konu hakkında konuşmak için konunun uzmanı olmak öncelikli durumdur. Ama Türkiye’de hoca ve şeyhlerden geçilmiyor. Bunların içişlerine de karışma durumum da söz konusu değildir. Her kafadan bir ses çıkınca iş başka mecralara taşınıyor. Asıl üzücü olan konunun uzmanlarının susmasıdır. Konuşması gerekenler konuşamayınca meydan bunlara kalıyor. Bu tür cemaatlerin devlet tarafında denetlenmesi bir kez daha elzem kılmıştır. Denetlendikten sonra ve devlet açısından da bir sakıncası görülmedikçe herkes inanç ve ifade özgürlüğünde serbesttir.

Vesselam!