Haksızlığa baş kaldırmayanlar, onlardan gelecek her kötülüğe katlanmalıdırlar. Hz. Ali (r.a.)
Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir sözü, bu anlamda çok manidardır. Daha açık bir ifade ile bir iş, bir durum ya da bir olayın nasıl sonuçlanıp sonuçlanamayacağını şimdiki gidişinden anlaşıp belli olur. Bir gün öncesinden Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından çıkacak sonucun herhangi bir ehemmiyet ve önemi yoktur sözü, çıkacak neticenin de habercisiydi. Kuruluş aşamasından bu güne kadar aldığı kararlar her zaman muammalı olmuştur. Özellikle de Türkiye’nin içinde olduğu bir durum söz konusuysa bu kuruluş maksatların dışına çıkarak, kişisel tercih olmanın dışında başka bir şey olmamıştır. Yok hükmünde olan bir kararın Türkiye’yi suçladığı maddeler gerçekten üzücü olmuştur. Birbirini destekleyen başka bir kurum-kuruluş olan AB’de tıpkı AP’su gibi olaya ideolojik olarak yaklaşmıştır. Bu bağlamda bakıldığında AB ve AP’su birinin sıkıştıramadığı yerde diğeri haliyle devreye giriyor ve yaptırım uygulamaya, haklılığını her iki yerde de sabitleştirmeye çalışıyorlar. Bu şekilde yalnızca bir yerde değil her iki yerde de alınmış uygulama olarak medya vasıtasıyla haklılığını bir daha tescil etmiş olur. İşte AP ve AB, Türkiye’yi suçladıkları maddeler:
FETÖ’den tutuklananların yarısı serbest bırakılsın.
HDP’den tutuklananlar serbest bırakılsın.
Türkiye, Suriye’den geri çekilsin.
Türkiye, Kuzey Irak’tan geri çekilsin.
Terörden tutuklanan gazeteciler serbest bırakılsın.
PKK’ya yapılan operasyonlar ivedilikle durdurulsun.
Öcalan ve FETÖ ile gerekirse barış sürecine girilsin.
Görülüyor ki hiçbir Batılı, bunların işledikleri suçları kınamıyor, aksine mağduriyetini gidermek için tüm kuruluşlarıyla seferlik ilan etmiş vaziyettedir. Alınan her karar Türkiye’yi bağlamasa da bir güvensizlik ortamı yaratmaya ve ekonomi, siyasi, soysal anlamda da sarsmaya ve gücü yetinceye kadar tüm kozlarını oynamaya devam ediyor ve edeceklerdir. Bu anlamda başka alternatiflerin düşünülmesi, devre girilmesi kaçınılmazdır. Olmazsa olmazlığımız değildir. Bir yere bağlanıp kalmaktansa seçenekleri değerlendirip ve yeni arayışlara yer vermek, hatta yeni bir oluşum da oluşturulabilmek için çalışılmalıdır.
Dün, en önemli ve anlamlı günlerinden biri olan Öğretmeler Gününü bu vasiyle kutlamak istiyorum. Bir ülkenin kalkınması ve ilerlemesi kayıtsız şartsız eğitimle meydana gelir. Her eğitimcinin; vicdanı hür, irfanı hür ve mili ve manevi değerlerine bağlı, vatansever edasıyla mesleğini icra etmelidir. Bunun oluşabilmesi de gerekli yardım ve desteklerin sağlanması en üst düzeyde yapılmalıdır. Atama ve gelecek kaygıların olmadığı bir anlayışla hareket eden her eğitimci daha başarılı ve azimli olur. Bu koşulların sağlandığı bir yapıda yeni nesillerimiz daha emin ellerde olmaya adaydır.