İnsanda olması gereken, sosyal hayatı düzene koyan hasletlerden biri de eli açık olmak, cömert olmaktır. Bunun tersi olan cimrilikten kaçınmak ise muhtacın varlıklı olana minnet duygusu yaratacağından, içtimai hayatın düzenli yürümesine neden olur.
Cömert olmak veya olmamak insanın hayata bakış açısı ile alakalıdır. İslam inancında cömertlik teşvik ve tavsiye edilmiştir ancak, gayrimüslimlerde de cömertlik ve cimrilik konuları keskin hatlarla ayrılmış ve cömertlik tavsiye edilmiştir.
İnsan bireysel hayatı ön plana çıkarır, hayatı başkaları ile bir yarış olarak algılarsa cömert davranması olanaksızlaşır.
Hayatı, ahrete hazırlık olarak görür, Allah’a iman eder, vatanını, milletini severse cimrilik yapması olanaksızlaşır.
İnsan, mutluluğu için “veren el” olmaya çalışmalı, çok kazanmalı ve çok infak etmesi gereklidir. Çocuklarımızı bu doğrultuda bilinçlendirmek ve bu kültürü aşılamak onlara yapılacak büyük bir iyiliktir. Paylaşma ve yardımlaşmanın önemini uygulamada çocuklarımıza yol göstermeli, böyle yetişmeleri için uğraşmalıyız.
Zengin olmak, israf etmemek, ileriki zamanlarda darlığa düşmemek için kazandıklarının bir kısmını biriktirmek, saklamak, yatırımlarda bulunmak elbette ki cimrilik sayılmaz ama bugünün şartlarında ihtiyacı olanla en azından malının bir kısmının paylaşılması gerekir.
Yapılan iyilik ve yardımları belli bir menfaat gözeterek, bir şeyler bekleyerek, övülmek için veya reklam aracı olarak kullanmak cömertlik sayılmaz. Verilmesi gerektiğine inanarak vermek, içinden gelmesi, verdiği ile mutluluk aramak cömertliktir.
Toplumda cömert insanın imtiyazlı bir yeri vardır. Sevilir, sayılır. Bu durum Allah katında da öyledir. Hz. Muhammed (S.A.V) bir hadislerinde: “Allah katında cömert bir cahil, cimri âlimden daha üstündür. Çünkü cimrilik en ağır hastalıktır.” buyurmuştur.
İsra suresinde ise Rabbimiz: “Eli boynuna bağlıymış gibi cimri olma! Elini büsbütün açıp israfa da kaçma!”buyurmuşlardır. Yani israf ile cimrilik arasında bir denge tutturulması gerekiyor. İşte bu dengenin adı cömertliktir.
İngilizlerin meşhur bir sözü var; “Cömert kişi kapısından dağıtırken, Allah ona penceresinden verir.” Hayatta yapılan hiçbir şey karşılıksız kalmayacağı gibi cömertlik de karşılıksız kalmayacaktır elbette. Hem Allah katında, hem de halk nezdinde.
Yatağına uzanıp günün yorgunluğunu atmaya çalışırken insan gün içerisinde yaptıklarını hatırlar. İşte yaptıkları arasında malıyla, eliyle, diliyle, hareketleriyle insanlara güzel bir şeyler verebilmişse bu, bütün yorgunluğun bitmesine vesile olur.
O halde mutluluğun reçetesinin en üst kısımlarında “cömertlik” yazılması gerektiğine inanıyorum.
Allah cimrilik hastalığından kurtulup, cömertlik erdemliğine kavuşmayı nasip etsin. 05.07.2011
Fahrettin Çelik
adıyaman