İlk bakışta bir biriyle ilgisi olmayan konular gibi görünse de, konunun içine daldığınızda bakıyorsunuz ki, “Dursun Çavuş” ve “Samsat”  kavramı yan yana getirmek mümkün.

 

            Dursun Çavuş, Adıyaman’ın renkli simalarından. Kendisini tanımayanlar en çok adına yaptırılan “Dursun Çavuş Camisi” ile bilirler.

 

Rahmetli Dursun Çavuş hakkında bildiklerim, dilden dile gelen bilgilerden ibaret. Doğrusu doyurucu, kaynaklara dayalı bir bilgiye sahip değilim.

 

Bu coğrafyada gördüğümüz “halk tipi siyasetçi” örneğinin sonuncusu diyebileceğimiz, 1976 yılında Adıyaman belediye başkanlığına aday olan, alışılmışın dışında bir seçim çalışması yürüten, uçuk vaatleri olan, mizah yanı yüksek ve seçimlerde sadece 3 oy alan emekli bir posta dağıtıcısı Dursun Çavuş olarak biliyorum.

 

Hafta sonu, Dursun Çavuş’un hayatını film yapmak için çalışmalar yapılacağını ve bu nedenle gazeteci ve yazarlar ile bir toplantı yapılacağını öğrenince, büyük bir heyecanla katıldı.

 

Adıyaman Belediyesi`nin katkılarıyla Yapımcı Ali Avcı tarafından yapılacak film çalışmasına Naif Karabatak, Sinan Temel ve Akil Yağımlı`nın da yardımcı olacağını görünce bu işin tutabileceğini düşündüm.

 

Belediye Başkanı M. Necip Büyükaslan yaptığı açılış konuşmasında Dursun Çavuş konusu ile birlikte, Adıyaman`da var olan potansiyelin canlandırılmasına katkı sunulması gerektiğini, Samsat’ta bulunan Sahabe Safvan bin Muattal türbesi, Nemrut Dağı, Perre Antik Kenti, Cendere Köprüsü, eski Kahta Kalesi ve Atatürk Barajı gibi değerlerimizin de filmde yer alması gerektiğini vurguladı.

 

Doğrusu bu beni daha da heyecanlandırdı. Adıyaman, belki bir sinema filmi ile atağa geçebilir diye düşündüm. Sayın başkan ve bu işe emek verenleri tebrik ediyorum.

 

Gelelim Dursun Çavuş ile Samsat bağlantısına…

 

Yapılan toplantıda şöyle bir görüş aktardım. Rahmetli Dursun Çavuş’un dilden dile dolaşan efsaneleşmiş sözlerinden bir tanesi de, “Adıyaman’a deniz getireceğim” sözüdür.

 

1970’li yıllarda söylenen bu söze kalabalıklar gülüp geçmişlerdir belki ama çok değil, 1980’li yıllarda Atatürk Baraj Gölü şişmiş, dünyadaki birçok denizden büyük bir hal almış, hatta koca bir ilçeyi, Samsat’ımızı toprakları, tarihi, kültürüyle birlikte yutmuş ve bu su Adıyaman’a deniz olmuştur.

 

İşte Dursun Çavuş filmi çekilirken rahmetlinin “Adıyaman’a deniz getireceğim” sözünün gerçekleşmiş olduğunu ve hatta buna bir Samsat ilçesinin kurban verildiğinin anlatılması gerektiğini söyledim.

 

Yine buna benzer olarak dünyaya önemli değerlerimizi aktarmak adına bir şekilde Sahabe Safvan bin Muattal kabrini filmin bir yerine konabileceğini, mesela Dursun Çavuş’un bir rüyada Sahabe’yi görmüş olduğunu veya bir düğün konvoyunun oradan geçmesini kurgulayabiliriz.

 

Başkan Büyükaslan, Yazar Mustafa Işıldak, Yapımcı Ali Avcı gibi ufku geniş kişiler bu düşünceyi desteklerken, geçmişteki “köylü – şehirli” anlayışını sürdürme gayreti içerisinde olan bazı arkadaşlarım, filmin Adıyaman merkezi dışına çıkmamasından yana olduklarını ima etmeye çalıştılar.

 

Senaryo, kurgu işi şahsen beni aşar ama mesela seçim çalışması sırasında Dursun Çavuş’a Besni üzümü hediye gelemez mi? Mesela Çelikhan yüzen adaları üzerinde halka hitap edemez mi? Seçmenler üzerine karanfil yerine Gerger’in ters laleleri atılamaz mı? Cendere’de yapılacak bir sıra gecesinde Çelikhan balı, Adıyaman çiğköftesi yenemez mi? Oradan yabani dağ keçileri geçemez mi?

 

Bunları istediğiniz kadar arttırabilirsiniz. “Dursun Çavuş" filminin Adıyaman`ın tanıtımına ciddi katkılar sağlaması için beyin fırtınası yapılmalı ve olağanüstü bir yapıt ortaya konmalıdır.

 

Ben şahsen, bu ekiple güzel bir netice alınabileceğine yürekten inanıyorum. Adıyaman’ı bir bütün olarak düşünüp, Adıyaman’ın kalkınması için bir şeyler yapmak isteyen ve bu uğurda elini taşın altına koyanları da yürekten kutluyorum.