Eğitimci Yazar Sefer Akgül, Bekleyiş adlı şiir kitabını altı yıl önce “… Ağabeyime köşesinde bizleri ışıldatması temennisiyle saygılarımın bir ifadesi olarak…” diye yazarak soyadıma gönderme yapmak suretiyle esprili, ama anlamlı bir paragrafla imzalamıştı sekiz yıl önce.

Lakin israfı önlemeyi işleyen “Bir Pirinç Tanesi” başlıklı köşe yazımla ilgili gönderdiği aşağıdaki mesajla aslında kendisi bizi “ışıldatmış” oldu. Sağ olsun.
“Mustafa ağabey yazınız için tebrikler. Çok güzel değinmişsiniz. Ben Hasankendi Ortaokulu Müdürü olarak okuldaki tüm atık kâğıtları özel kutularda toplatıyor sonra da Çevre ve Orman Müdürlüğüne veriyordum. Onlar da iki sene önce Çevre ve Orman Bakanı geldiğinde okulumuza fotokopi kâğıdı hediye ettiler. Fakat daha sonra atık kâğıtları ifade ettiğiniz gibi özel firmaya kilosu bilmem kaç kuruşa ihale ettiler. İp koptu.
Ben hala kâğıt biriktiriyorum. Ama eskisi gibi öğrenciler ve öğretmenler pek ciddiye almaz oldu. Zaman zaman evden getirdiğim gazeteleri bile yakmak zorunda kalıyoruz. Bu israfı önlemenin en kısa yolu teşvik edici ve peşin peşin ödüllendirici olmaktır. Oysa “Saldım çayıra, Mevla’m kayıra” uygulamasıyla maalesef israf devam ediyor.
Resmi yazıların kurumlara gidecek ilk suretini temiz kâğıda, okulda kalacak suretini ise bir yüzü kullanılmış kâğıtlara çıkarıyorum. Bir kâğıt dahi israf olmasın diye. Çünkü kâğıt demek ağaç demektir. Ağaç demek hayat demektir, güzellik demektir. İbadet demektir. Bir kâğıdın israf edilişini gördüğümde gözlerimin önüne  bir ağacın  baltayla devrilmesi geliyor. Hüzünleniyorum.
Bu konuyu takibe devam etmeniz temennisiyle…”
Mesaj burada bitiyor. Bakalım Akgül Hoca’mın dediği gibi “Saldım çayıra, Mevla’m kayıra” mı olacak, yoksa Aziz Nesin’in dediği gibi “Böyle gelmiş, böyle gitmez” mi olacak?
Top, duyarlı Adıyaman Valisi Mahmut Demirtaş ile yetkili ve görevli kurum olan(ki görevli olduğunu kabul ederse tabii(!) Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünde…
Nasıl olsa diğer bazı BÜYÜK belediyelerin aksine Adıyaman Belediyesi bu konuda tribünden sahaya bir türlü inmedi, inemedi. Bundan sonra da iner mi bilmiyorum…  
Profesyonel spordaki başarısızlığımızın aksine hiç mi değil profesyonel çevrecilikte başarı gösterelim. Böylece “kopan ipi” birbirine tekrar bağlayalım.  
Akgül Hoca’mın Bekleyiş kitabındaki Yok adlı şiirinin; “Derdimize derman aradım / Çileden başka derman yok / Dermanını buldum, ama / Derman sürmeye ferman yok.” Dizelerinde sözünü ettiği FERMANI yetkili kurumdan “BEKLEYİŞ” içerisine girelim.
Ha… Bu “ara dönemde” okuduğum yaygın ve yerel gazeteleri yine çöpe atmıyorum, her gün bir dostuma veya komşuma veriyorum. Ama önemli olan gazetelerin yalnızca başının değil sonunun da çöp kutusu olmaması…
Mustafa Işıldak www.isildakkalem.com
0532–422 95 28 [email protected]