Kelime anlamıyla hoşgörü; değer vermek, anlayışlı olmaktır. Bunun dışında hoşgörü; kusurları görmemektir, uyumlu olmaktır, tahammül etmektir, affedici olmaktır.
Günlük hayatımızda bu hoşgörü kelimesini hep duyarız ve sıkça da kullanırız. Buna rağmen ne kadar hoşgörülü olabiliyoruz? Bu tartışılır…
Hoşgörülü olmak sağlıklı insan davranışıdır. Çünkü kendiyle barışık bir insan, karşısındakine de hoşgörü gösterme özelliğine sahip olur. Çünkü olumsuz birçok davranışın sebebi, başkalarına karşı yeterince hoşgörülü olamamaktan kaynaklanır.
İnsan toplumsal bir varlıktır. Bu yüzden hayatın her kesiminde yer alır. Evde, okulda, işte, sokakta, çarşıda, trafikte, alışverişte sürekli olarak birbiriyle diyalog içinde olur. Herkesin kişiliği, davranışları ve olaylara tepkileri birbirinden farklıdır. Bu toplumsal birliktelik içinde, bu farklılıklar doğal olarak karşısındakinin dikkatini çeker, gözüne batabilir. Önemli olan insanları farklılıkları ile kabul edebilmek sevebilmek, saygı duyabilmektir. Herkes birbirinin aynısı ya da kopyası olamaz. Hiç kimse bir tek bireyden klonlanmış değildir. Yüce Allah hepimizi birbirimizden farklı yaratmıştır. Farklılıklara karşı hoşgörü ise, toplumsal ve bireysel sağlık açısından çok önemlidir. İnsan olan her yerde hoşgörü, hayatın temel taşı olmalıdır. Çünkü hoşgörünün olmadığı durumlarda onun yerini bencillik, anlaşmazlık, kavga, güvensizlik gibi çok daha yıkıcı zarar verici faktörler alır.
Hoşgörülü insan bu yüzden hem toplum içinde hem de çevresi tarafından sevilen insandır. Çünkü hoşgörü denge kurmak, sağlıklı yaşamak ve hayata olumlu bakmaktır. Hoşgörü, aynı zamanda; olaylara doğru müdahale etmek, yanlışları düzeltmeye çalışmaktır.
Hoşgörü, kendini bilmektir, hoşgörü bir anlayıştır. Her şeyden önemlisi hoşgörü, sevgiye, dostluğa, kardeşliğe açılan bir köprüdür.
Anlayışlı, sevecen, değer veren ve her şeyden önemlisi hoşgörülü bireyler olmak dileğiyle…